UYKU VE BOZUKLUKLARI
Yazar Akçay Övünç Karadaş • Nörolog • 17 Ocak 2018 • Yorumlar:
Erişkin bir insan ortalama olarak günde 7-8 saat uyuduğuna göre, ömrümüzün üçte biri uykuda geçmektedir. Bundan da anlaşılabileceği gibi uyku, organizma için yemek, su, nefes alma gibi vazgeçilmez bir ihtiyaçtır ve çok önemli işlevleri vardır. Yeterli miktarda ve kaliteli bir uykumuzun olması, hem sağlığımızı korumamız hem de gün içinde işlevlerimizi yerine getirebilmemiz için vazgeçilmez bir zorunluluktur.
Toplumun yaklaşık % 90'ı hayatının bir döneminde uykusuzluk problemiyle karşılaşmakta, üçte biri haftanın bir kaç gecesini istediği gibi uyuyamadan geçirmektedir. Her 100 kişiden en az beşi ise uykuda solunum problemleri nedeniyle uykusunu alamadan uyanmakta, birçoğu ertesi gün uyuklamasına engel olamamaktadır. Toplumun % 40'ı horlamakta ve daha önemlisi horlamayı normal kabul etmektedir.
Halbuki günümüzde bazı ülkelerde ayrı bir ihtisas dalı olarak kabul edilen uyku tıbbı, her geçen gün sayısı artan, 84 ayrı hastalığı inceler. Ne uykusuzluğun ne de aşırı uykululuğun nedenleri öne sürüldüğü kadar basit değildir. İyi bir tedavi için bu nedenlerin mutlaka sistematik olarak incelenmesi gerekir.
Uykunun işlevleri nelerdir?
Çalışmalar, uykunun vücudu dinlendirme ve ertesi güne hazırlama işlevinin yanında enerji tasarrufu (enerji biriktirme), büyüme (büyüme hormonu en fazla uykuda salgılanır ve çocuklarda büyümeyi sağlar), hücrelerin yenilenmesi, organizmanın onarımı, hafıza, türe has özelliklerin öğrenilmesini sağlayan genetik hafızanın programlanması, yeni bilgilerin öğrenilmesi-kalıcı hale getirilmesi ve özellikle bazı canlılarda ortama uyum sağlanması ve tehlikelerden korunma (örn. kış uykusu) işlevlerinin bulunduğunu göstermektedir.
"Yeterli uyku"nun süresi ne kadardır?
Yeterli uyku süresi kişiden kişiye değişir ve esasen genetik olarak (doğuştan) getirilen bir özelliktir. Erişkin insanlarda bu süre 4-11 saat arasında değişmektedir; herkesin bildiği 7-8 saatlik süre ortalama değerlerdir.Ancak süreden de öte kalitesi daha önemlidir.Kısacası; kişinin sabah kalktığında kendini dinlenmiş ve dinç hissettiği, gün boyunca da konsantrasyon eksikliği ve yorgunluk hissetmeden, işlevlerini aksatmaksızın yerine getirebildiği uyku miktarı (süresi), onun için yeterlidir.
İnsomni (Uykusuzluk) nedir ve ne gibi durumlarda ortaya çıkar?
Azalmış ve/veya kalitesiz gece uykusu dolayısıyla gün içine yansıyan yorgunluk, bitkinlik, bilişsel işlevlerde yetersizlik, konsantrasyon güçlüğü, aşırı sinirlilik ve diğer bazı psikolojik belirtiler ortaya çıkaran önemli bir rahatsızlıktır. İnsomni, bu sayılan özellikleriyle kişinin sosyal ve mesleki yaşamını olumsuz yönde etkilemekte, hatta iş ve trafik kazası gibi daha vahim olaylara neden olabilmektedir. En sık rastlanan uykusuzluk nedenini, psikiyatrik kökenli hastalıklar oluşturmaktadır. Başta depresyon olmak üzere duygulanım bozuklukları, psikozlar, anksiyete bozuklukları, panik bozukluklar, alkol ve diğer maddelerin kötüye kullanımı, sıklıkla uykusuzluk yakınmasına neden olurlar.
Başka hangi uykusuzluk nedenleri var?
Uygunsuz uyku hijyenine bağlı insomniden, kaliteli bir uykuyu engelleyen alışkanlıklar sorumludur. Uyku için uygun saatlere ve kurallara uyulmaması, dinlenme ve çalışma saatlerinin iç içe geçmesi, uyku öncesinde aşırı yemek yeme veya çay-kahve gibi uyarıcı içkiler içme, yatağın uyku dışı (TV seyretme, kitap okuma, yazı yazma vb.) amaçlar için kullanılması, uykusuzluk yaratan hatalı alışkanlıklara örnektir. Bu alışkanlıklardan vazgeçmek suretiyle, uyku kısa zaman içinde kolaylıkla düzene girebilir.
Uyku algılama bozukluğu, hastanın subjektif uykusuzluk yakınmasının, uyku incelemesindeki objektif bulgularla uyumsuzluk gösterdiği durumlar için kullanılan bir terimdir. Hasta, gece normal uyuduğu halde hiç uyumadığını ya da çok az uyuduğunu iddia eder; başka bir deyişle hastanın uyuduğu süreyle ilgili tahmini, objektif uyku süresiyle uyuşmaz.
İdiyopatik (sebebi bilinmeyen) insomni bazen ailesel olabilen, çocukluk çağında başlayıp genellikle ömür boyu süren, uyku süresinin hemen her gece 4-5 saate kadar inebildiği, uyku dalmanın uzadığı ve uyanıklık sayısının arttığı objektif, nadir bir uyku hastalığıdır.
Huzursuz Bacak Sendromu nedir?
Oldukça sık rastlanılan ancak hastadan yeterli bilgi alınmadığı takdirde kolayca atlanabilecek önemli bir insomni nedeni de huzursuz bacak sendromu (HBS)'dur. Hastalar bacaklarında, istirahat halindeyken ve özellikle yattıklarında iyice belirginleşen, iyi tanımlayamadıkları ancak son derecede rahatsız edici ve karşı konulamaz biçimde hareket ettirme ihtiyacı yaratan duyulardan yakınırlar. İyi lokalize edemedikleri bu hissi, derinlerden gelen yanma, çekilme, karıncalanma, iğnelenme, ağrı, sızı, uyuşma, elektriklenme gibi değişik terimlerle ifade etmeye çalışırlar. Belirtilen özellikleriyle HBS, uykuya dalmayı ileri derecede güçleştiren bir rahatsızlıktır. Genellikle genetik (ailesel) özellik vardır. Ancak HBS, başka durumlara bağlı olarak da ortaya çıkabilir: Gebelik, demir eksikliği anemisi, folat eksikliği, periferik nöropati, şeker hastalığı, böbrek hastalıkları (üremi ve diyaliz hastaları), romatoid artrit, diskopati, omurilik lezyonları gibi değişik durumlar ya da hastalıklar HBS'na neden olabilir. Bunların varlığı saptanıp, nedene yönelik tedavi yapıldığında HBS semptomları düzelebilir. Nedeni bilinmeyen (genetik özellikli) olgulardan, sinir sistemindeki bir maddeyle (dopamin) ilgili bozukluğun sorumlu olduğu düşünülmektedir.
Uykuda periyodik bacak ve kol hareketleri (UPBH), çoğu zaman HBS'na eşlik eder. Zaten her iki hastalığın da patofizyolojik mekanizmalarının aynı olduğu düşünülmektedir. UPBH, esas olarak NREM uykusu sırasında 5-90 (ortalama 15-40) saniye aralıklarla ortaya çıkan, nadir olarak kolları ve gövdeyi de içine alabilen hareketlerdir.
Hipersomni ne demektir, ne gibi durumlarda görülür?
Hipersomni, anlam olarak aşırı uyku ve uygun olmayan ortam ve zamanlarda uyku ihtiyacının ön planda olması demektir.
Narkolepsi-Katapleksi Sendromu: Gün içinde ortalama 2-3 saat aralıklarla önlenemez uyku ataklarının ortaya çıktığı, bu ataklar dışında da kişinin kendini uykulu ya da yorgun hissedebildiği, hatta uyanıklık içine mikro uyku dediğimiz saniyelik uyku dönemlerinin karışabildiği, daha çok ergenlik ve genç erişkinlik çağlarında başlayan bir hastalıktır. Uykululuğun yanında, kasların aniden gevşemesine bağlı olarak kişinin olduğu yere yığılmasına ve bir süre hareketsiz kalmasına yol açabilen katapleksi de önemli belirtilerden biridir.
Tıkayıcı Tip Uyku-Apne Sendromu:.
En önemli belirtileri horlama ve uyku sırasında belirli bir süre nefes alamama (genellikle hastaların eşleri tarafından belirtilir), gündüz aşırı uyku hali, günlük işler sırasında uyuyakalma (televizyon seyrederken, gazete okurken veya masabaşında iş sırasında), devamlı yorgun uyanma, dikkat bozuklukları ve depresyondur.
nemli belirtisi horlamadır. Her horlayan kişide bu hastalığın olması şart değildir; ancak uyku-apne sendromlu her hastanın hemen hemen istisnasız olarak horladığını söylemek mümkündür. Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalar, erişkinlerin yüzde 10-30'unun horladığını ortaya koymuştur. Bu oran Türkiye'de yüzde 26 dolayında belirlenmiştir.
Yukarıda adı ve kısaca açıklamaları yapılan hastalıklar uyku bozukluklarının sadece küçük bir bölümünü oluşturmaktadır.Uyku problemi olan hasta uzman hekimler tarafından değerlendirildikten sonra kesin teşhis ve hastalığın şiddetinin belirlenmesi amacıyla uyku bozuklukları merkezi ya da laboratuvarında “polisomnografik tetkik” yapılması için yönlendirilir.
Uyku laboratuarları hastaların beyin dalgaları (elektroensefalogram) ile birlikte göz küresi hareketleri (elektrookulogram), kas gerginliği (elektromiyogram), solunum hareketleri ve solunan hava miktarı, vücut hareketleri gibi birçok parametrenin kağıt üzerine yazdırılarak incelendiği mekanlardır. Uyku labotaratuarlarında kısmen de olsa hastanın kendi ev ortamına benzer şartlar sağlanmaya çalışılır. Hastalar burada vücutlarının muhtelif yerlerine yerleştirilmiş sensörlerle aletlere bağlı olarak uyumak zorundadırlar. Bu sensörler özel maddelerle vücut yüzeyine yapıştırılmakta ve hastanın uykusunu bozmamasına özen gösterilmektedir. Hastalara uyumaları için herhangi bir ilaç verilmemektedir. Hastaların incelenmeleri için alışık oldukları uyku saatleri beklenmekte ve mümkün olduğu kadar doğal uykuları görülmeye çalışılmaktadır. Tahmin edileceği gibi yabancı bir ortamda aletlere bağlı iken tam olarak doğal bir uykunun izlenmesi mümkün değildir. Ancak bu şartlarda yapılan tetkikler hastada varolduğu düşünülen bazı uyku hastalıklarının teşhisi için genellikle yeterli olmaktadır. Daha detaylı ve doğru bilgilerin elde edilmesi gerektiği düşünüldüğünde tetkikler ikinci bir gece tekrar edilmekte, böylece doğal uykuya daha yakın veriler elde edilmektedir.
Bu kaydedilen veriler gündüz bilgisayar ortamında uzman hekim tarafından varsa uykuda solunum durmalarının süresi, sıklığı, yatış pozisyonu ile ilişkisi, kanda oksijen doygunluğunda düşme olup olmadığı gibi kriterler açısından değerlendirilerek raporlanır.Uygun tedavi planlanır.
Uyku sorunu olan her bireyin mutlaka uzman bir hekim tarafından görülmesi ve gerek görüldüğünde uyku laboratuarında değerlendirilmesi gerekmektedir. Uyku bozukluğu saptanan bireylerin doğru teşhis ve tedavi sonucunda kaliteli bir uyku süreci ile normal hayat standartlarını yakalaması kaçınılmazdır.