UYUM BOZUKLUĞU

UYUM BOZUKLUĞU

Uyum, bireyin hayatını sürdürebilmek adına, barındırdığı özellik ve yeteneklerini kullanarak, benliği ile dış ortam arasında denge sağlayabilmesi ve bunu devam ettirebilmesi olarak açıklanabilir. İnsanların yaşamlarını sürdürmesi için uyum sağlayabilme yeteneğine sahip olması gerekmektedir. Doğduğunda annesi ile arasında kurmaya çalıştığı bağ ile başlayan bu uyum süreci, yaşamının sonraki yıllarında okul ve diğer sosyal çevresinde, daha sonraki yaşlarında da toplumsal ortamlarda devam eder.

Olumsuz bir durum karşısında kişide stres ve ruhsal sıkıntı oluşur ve bu da bireyin günlük yaşamının olumsuz etkilenmesine sebep olur. Stresli olayın başlangıcı ve devamındaki 3 ay içinde bir takım davranışsal ve duygusal belirtiler gözlenir: İş/okul performansında azalma, toplumsal ve sosyal ilişkilerde değişiklikler gözlenmesi vb.

Birey, hayatının bazı dönemlerinde (ergenlik, okul, iş, evlilik, taşınma vb.) uyum sağlaması gereken değişik durumlar yaşayabilir. Bu süreçler, olumlu sonuçlar getirecek türde süreçler de olsa bireyin bir uyum sürecinden geçmesi gerekir. Bu dönemler içerisinde en zorlayıcı olanı ergenliktir. Çünkü fiziksel gelişimin yanında duygusal olarak da bazı değişiklikler yaşanan, bireyin kimlik arayışında olduğu, özerklik sağlamaya çalıştığı bir dönemdir. Uyum bozukluğunun bazı nedenleri arasında aile istismarı, aşırı koruyuculuk ve erken ayrılık anksiyetesi sayılabilir.

Her insan stres etkenlerine reaksiyon gösterir ama stres faktörü devam ederse bu duruma bir süre sonra uyum sağlamasını bekleriz. Birey 6 aydan sonra uyum sağlamış durumda değilse ve bireyin günlük hayatındaki işlevselliğinde olumsuz etkilenme varsa bu noktada uyum bozukluğundan bahsedilebilir.

Uyum bozukluğu;artan ağlamalar, düşen belik algısı, umutsuzluk hissinde artış gibi belirtilerle kendini gösterirken, sinirlilik, aşırı kaygı ya da bu iki durumun bir arada yaşanması halinde görülebilir.

.