Üzerine Basmak İstediğiniz Dallar Ne Kadar Sağlamdır ?
Yazar Uğur Mikail Göksen • Psikolog • 6 Haziran 2020 • Yorumlar:
Görme engelli birisiyle yürüyüşe çıktığınızı düşünün. Adım mesafenizi, yürüme hızınızı ona göre mi belirlersiniz yoksa kendi hızınızda mı kalırsınız !
İnsan yaşantısında görünür ve görünür olmayan engeller olabilir. Ultraviyole ışık/ışınlar göremediğimiz için yok değildir. Engeller bu haliyle bütünümüzü kaplamaz, lokaldir. Bütünümüzü etkiler ancak bundan ibaret değiliz.
Bu yazının esası patolojik, çökkün, işlevsiz dönem yaşayan kişilerden ziyade o kişinin etrafındaki sistemin, insanların bu duruma nasıl yaklaştığı ve eşlik ettiği ile alakalı noktalara temas etmektir.
Üstte verilen örneklerde de görüleceği üzere Psikiyatrik/Psikolojik temelli sorunlar bedensel engellerimiz gibi dışarıdan görünebilir yaşantılar değildir. Tarifi soğuk algınlığında yaşadığımız bulguları hekime anlatmak kadar yalın değildir. Genelde daralma, sıkışma, huzursuzluk, bağımlılık, bitkinlik, agresyon, isteksizlik gibi duygu hallerinde aktarılan yaşantıların uyku, iştahsızlık, cinsel isteğin azalması gibi işlevselliği düşüren yaşantılara da karakterizedir.
X nasıl bir şehir ?
X markası ne tarz arabalar üretiyor ?
X grubunun yeni bir albümü çıkmış , eski albümüne oranla yeni şarkıları nasıl ?
X yemeği nereye özgüdür ? En iyi tarifi nedir ?
Kültürel bağlamında etkisiyle bu gibi sorulara genelde teknik kapsamlı cevaplar vermek yerine subjektif deneyimlerimize dayalı cevaplar aktarırız.
Daha farklı bir söylemle. Karşınızdaki size yalnızlık duygusundan bahsediyorsa genelde onun yaşantıladığı durumu-duyguyu değil kendi yalnızlığınızı tasavvur ederek telkin veririz. Bir arkadaşınızın işten ayrılması ile alakalı, yaşadığı boşanma yaşantısı ile alakalı veya geçirdiği trafik kazası ile alakalı aktardığı olumsuz yaşantıların genelde bizdeki iz düşümüne göre dinleriz. Kendi üzerimizde işe yarayan başa çıkma becerilerini tavsiye ederiz. (Genelde de insanlar anlamak için değil tecrübe edebildiklerine göre cevap verebilmek için dinlerler.)
Bu koruyucu tavır gündelik yaşantıda dinlenilme, önemsenme, dışa dönük ilişki kurmakla alakalı fazlaca işe yararken bazı durumlarda çalışmayan arabayı iterek çalıştırma istencine dönüşebilir.
Araçtaki teknik sorun itme haline bağlı düzelmiyorsa, sürekli aynı şeyleri tekrarlamak her iki taraf için de zorlayıcı hale dönüşecektir. Geniş vadede hayal kırıklığı- üzüntü- öfke gibi paternleri de beraberinde getirecektir. Arabayı bir yokuşta itmeniz gerektiğinde de kendinizi güçsüz hissetmenize neden olabilir.
İnsan hayatını tıpkı doğada olduğu gibi mevsimler bütünü olarak düşünebiliriz. Bazı kışlar uzun sürer. Çetin geçer. Kaynaklara ulaşım zorlaşır. Sizin deneyimlediğiniz kış ile yakınınız aynı kışı yaşamıyor olabilir. Sizin için klima korunmakla alakalı yeterli önlem iken yakınınız 3 aylık yemeğini bir kilere depolama ihtiyacında hissedebilir.
İhtiyaçlar ve beklentiler göründüğü gibi değil, gördüğümüz gibidir.( Tabi bunu görebilmek için yalın bir hal ile üstü örtülmemiş hislerimizi keşfetmeliyiz. )
İlişkilerin yapıcı ve yıkıcı etkilerini göz ardı etmeden doğru mesafeden, samimi bir güven zemininde neler yasandığını takip etmek ve kişinin ihtiyaç duyduğu eşlik halini sağlamak iletişimi açacaktır. Koruyucu refleksler, ön görülenin aksine yetişkin bir yaşantıda müdahale duygusuna da dönüşebilir.
İçinde bulunduğumuz durumu seyirci koltuğundan kendimiz gözlemleyebilmeliyiz. Seyirci koltuğuna geçmeyi her zaman kendi başımıza başaramayız ve bir uzman bu noktada etkili olacaktır.
Sessizlik dönemleri bize konuşmayı öğretir. Açlık hali acıkmayı değerli kılar. Gece olduğu için gündüzü isimlendirdik. Uzun süreli mutsuzluk ve belirsizlik yaşantıları; yaşantıladığımız dönemi depremler gibi yıkıcı ve korkutucu hale getirebilir.
Ancak deprem sonucu binada oluşan hasar restore edilip eskisinden daha sağlam hale getirilebilir. Bina mı yıkıldı ! Hafriyat toparlanırsa eğer yeni bir bina ve yaşam alanı için zemin açılmış olacaktır. Doğa kaos esaslı bir dinamikte kendini var eder. Afetler yaşanan dönem ve coğrafya için ne kadar zorlayıcı da olsa doğanın sonunu getirmez. Aksine yeni ekosistemler, alanlar genişler.
Tıpkı doğada olduğu gibi öngörülemeyen bir zamanı yaşıyoruz. Yaşantısal kaos durumları, uygun bir adaptasyonla bizi yok etmek yerine yeniden var etmek için de hizmet görebilir.
Son olarak çevre etkisinin yaşanan durumları belirlemesi, etkisi ile alakalı bir film önerisi bırakıyorum.
Lars And The Real Girl, 2007