Vajinismus İle Karşılaşınca
Yazar Yuliya Doster • Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı • 23 Temmuz 2019 • Yorumlar:
Vajinismus ile karşılaşınca başarılı tedaviye götüren 4 doğru adım:
Problemi görmek
Duygusal yük ile baş edebilmek
Tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi
Tedaviye başlama
Vajinismus birkaç yıl öncesine kadar adı bilinmeyen, tedavisi olan bir hastalıktan ziyade ‘vajina’ kelimesini akla getiren tuhaf, toplum içinde konuşulmayan bir sözcüktü.
İnternetin yaygınlaşması ve internete ulaşımın kolaylaşması ile birlikte Türkiye’deki hekimlerin de konuya eğilmesi ve Vajinismus`un da dahil olduğu cinsel fonksiyon bozuklukları ile ilgili doğru ve yararlı bilgilerin hekimler tarafından internette paylaşılması toplumun konuya bakışının değişmesine vesile oldu. Vajinismus halen toplum tarafından yeterince bilinmese de, hastalıkla karşılaşan kişilerin doğru bilgiye ulaşması kolaylaştı.
Bu süreçte Vajinismus hastasının nasıl değiştiğini, adeta ‘evrelendiğini’, başvuru sırasında hastalık hakkında bilgi düzeyinin arttığını, bilinçlenildiğini gördüm.
Daha 3-4 yıl önce bulunduğu durumu anlamayan, derdini kimse ile paylaşamayan ve ‘kaderini’ kabullenip ‘mucize’ kurtuluşu beklemekten başka çaresi olmayan hasta profilinden bilinçli, Vajinismus hakkında okuyan ve hastalık olduğundan dolayı da tedavisi mümkün olan durumda olduğunu anlayan, cesurca ve yılmadan gerekli tedavi basamaklarını uygulayan hasta profili oluşuyor.
Bu aşamada Vajinismus hastalarına hekim olarak yardımcı olmak adına yapabileceğim en iyi şey doğru bilgiye ulaşmayı sağlamak, hastalara internette dolaşan bir yığın bilgiye boğulmadan en kısa yoldan tedaviye doğru adım atmaya rehberlik etmek olur.
Vajinismus ile karşılaşan kişi için tedaviye giden doğru yol 4 adımda özetlenebillir:
Vajinismus problemini görmek, hastalık olduğunu anlamak ve kendi rahatsızlığını kabul etmek.
Problemin çözümü için ilk doğru adım hasta olduğunu kabul etmek olur. Bu şekilde kişi sonuç vermeyen ve yıpratıcı ‘kendini suçlama’ sürecinden kurtulabilir.
Cinsel ilişkiye korku nedeni ile girememe, kasılma ve panik içinde kaçınma hareketi kişinin ‘suçu’ veya ‘beceriksizliği’ değil, bilinçaltından gelen derin endişe ve korkuların sonucudur. Burada vücudun kontrol edilemeyen kasılmaları ve ilişkiye ‘kendini kapatma’ davranışı herhangi bir fobide geliştirdiğimiz davranışın aynısı ve kendini bilinçaltı kaynaklı cinsel ilişki veya cinsellikle bağdaştırdığı korku unsurlarından korumayı amaçlar.
Süreç bilinç tarafından yönetilemediği için kendini zorlamanın, ‘korkuların üzerine gitmenin’ istenen iyileşmeyi sağlayamayacağını bilmek yararlı olur. Böylece hasta, kendini her defasında daha da çok yıpratan ve korkutan ‘denemelerden’ korunmuş olur. Hasta olduğunu anlayan ve hastalığının tedavisinin de mümkün olduğunu bilen kişi, kendini zorlayıp sonuç alamayınca da yaşanılacak hayal kırıklığının hastalığın pekiştirilmesine fırsat vermemiş olur.
Duygusal yük ile baş edebilmek.
Çift olarak Vajinismus`un yıkıcı sürecine direnmek kolay olmayabilir. Partnerler arasında iletişim düzeyi çok önemli. Kadının hastalığı kabul etme, kendini suçlamadan ve ‘kusurlu’ görmeden gerçeği görme ve eşi ile korkularını açık konuşma oluşabilecek yanlış anlaşılmalardan ve suçlanmalardan kaçınmayı da kolaylaşır.
Bu süreçte Vajinismus sorunu ile çift olarak yüzleşme ve tedaviye giden basamaklarda birlikte hareket etme hem tedaviye başlama sürecini kısaltır, hem tedavinin başarılı olmasını da oldukça etkiler.
Bu dönemde iletişim sorunları yaşanıyorsa, psikolog veya aile terapisti yardımı da alınabilir.
Tedavi seçeneklerini değerlendirilmek.
Cinsel Terapi, hipnoz, akupunktur gibi yöntemler de yararlı olabilir ve yardımcı yöntem olarak kullanabilir, ancak asla tek başına yeterli olmazlar.
İlaç tedavisi, çeşitli lokal uyuşturucu kremler ve libido arttırıcıları gibi yöntemler ise işe yaramaz, aksine başarısızlığı yaşattıklarından dolayı tedavi sürecine zarar verir ve kişilerin tedavinin mümkün olduğuna dair inançlarını yok edebilirler.
Gerçek Vajinismusta genital organlarda yapı bozukluğu olmadığından da ‘kızlık zarı açma’, ‘kızlık zarı çıkartma’ ameliyatları da asla yapılmaması gereken, korkuları daha da arttıran ve tedavi olma sürecini uzatıp hastalara zarar veren uygulamalardır.
Verilen bilgiler ve egzersizler ile kişi kendi bedeni ve cinsel kimliği ile barışır. Bilincin güçlenmesi ile cinsel davranışın ‘normalizasyonu’ da gerçekleşmiş olur. Yani kişi, cinselliği korkutucu unsur değil de, görmesi gerektiği gibi normal yaşamın ve sağlıklı ilişkinin bir parçası, bir bileşeni gibi görmeye başlar. Kendi cinsel davranışları üzerinde düşünmeyi, bunları yönetmeyi öğrenir.
Tedaviye başlamak.
Tedaviye başlama tedavinin en zor adımı olabilir. Bu adıma kadar hastalığın kendisi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi sahibi olan kadın/ veya çift, çeşitli nedenlerinden dolayı tedaviyi yine de erteleyebilir.
En önemli ‘erteleme’ nedenleri olarak:
İlk görüşmede doğru teşhis için yapılması gereken jinelkolojik muayeneden korkma,
Tedavi sürecinde yapılacak egzersizlerden korkma,
Tedavi sürecinin kendini psikolojik olarak zorlayacağını, çift ilişkisinde dengelerin değişebileceğini ve başaramama durumunda ilişkinin zarar görebileceğini düşünme,
Başaramayacağından ve böylece sürecin daha da kötüleşebileceğinden korkma sayılabilir.
Tedaviye başlama kararı verirken Cinsel Terapi uygulayacak olan doktor ile ayrıntılı görüşmek ve tüm korkuları ve endişeleri konuşmak çok yararlı olur.
Ayrıntılı görüşmede çift tedavi basamakları ile ilgili net bilgi alınması ile birlikte doktor ile diyaloğun kurulması ve güven bağının oluşturulması imkanı da elde etmiş olur.
Tedaviye başlarken kararlı olan, endişeleri giderilmiş, tedavi süreci hakkında akıllarında soru işaretleri olmayan ve doktoruna güvenen çiftin başarılı olmaması için bir neden kalmaz.