Vajinismus
Yazar Öykü Yıldırım Lüleci • Psikolog • 4 Ekim 2018 • Yorumlar:
Cinsel işlev bozukluğu mu? Yok canım bizde olmaz öyle şey. Erkek adamız nihayetinde. Hem zaten ortada bir sorun varsa o da hanımın yüzündendir. Bizde sıkıntı olmaz. Al ablacım sen bu hanımı tedavi edip yollayıver bana da işimize bakalım. Cinsel işlev bozukluğu yaşayan bireyler tedavi için geldiğinde eğer sorun vajinismus ise çoğu erkeğin tavrı, inanışı, beklentisi ne yazık ki bu şekilde oluyor. Bu tavrı kimisi açıkça sözel bir şekilde ifade ederken kimisinin terapi sürecindeki pasif direnişi ya da iş birliğine yanaşmaması bu baskıyı partnerine hissettiriyor. Neticede bilgi eksikliği, yanlış yaklaşım, gerçek üstü beklentiler bu süreci yönetme ve sorunla baş etme konusunda önümüzde kocaman bir engel oluyor.
Peki neymiş bu vajinismus? Vajinismus kadındaki korku, kaygı ve endişe haliyle cinsel birleşme sırasında perineal kasların istemsiz bir şekilde kasılması ve penis vajina birlikteliğine izin vermemesidir. Bu kasılmalar kadının isteği dışında gerçekleşen refleksif hareketlerdir. Bu sorunu yaşayan çiftlerin zihninde oluşan yanlış düşüncelerden en önemlisi vajinismusun kadının tek başına aşması gereken, onu ilgilendiren bir problem olduğu inanışıdır. Oysa ki çiftlerden herhangi biri cinsel işlev bozukluğu yaşıyorsa bu kişinin değil, çiftin ortak problemidir! Cehalet, abartılmış ilk gece hikayeleri, kızlık zarı ile ilgili abartılmış ve yanlış inanışlar, kişinin yetiştiği ailenin yanlış tutum ve öğretileri, ödipal çatışma vajinismusun başlıca sebeplerindendir. İnsan yeterli bilgi sahibi olmadığı bir şeye maruz kaldığında bu duruma karşı kendi içinde bir korku ve kaygı geliştirir. Onu gerçek bilgiye yönlendirip aklındaki varsayımları açıklığa kavuşturduğumuzda kaygıyı ve korku engelini de ortadan kaldırmış oluruz. Yeniden bilişsel bir yapılanma oluşturarak sorunun çözümüne dair ilk büyük adımı da atmış oluruz.
Çoğumuzun çocukluğunda ya da ergenlik dönemlerinde komşu kızlarının ya da kuzenlerinin ilk gece hikayelerine kulak misafiri olmuşluğu vardır. Ya da arkadaş ortamımızda gerçekliği muamma öyküler dinlemişizdir. Bu hikayeler hep acı verici, trajik, hatta sonu acillerde biten travmatik olaylar olarak hatırımızda kalmıştır. Malesef ki bu hikayeleri dinlerken kişilerin bilgi düzeyini, kültürel yapısını, karakteristik özelliklerini bir filtreden geçirmeyip onların bu trajik deneyimini tüm cinsel yaşamlara mal etmekteyiz. Bu inanış ve varsayımlarla sağlıklı bir cinsel yaşamın önüne kocaman bir bariyer koyduğumuzu çok geç fark ederiz.
Toplumumuzda kadının yeri ve değerini belirleme konusunda çok katı bir yer edinmiş, ancak kadın bedeninde akıllardaki gibi çok da sert, aşılmaz bir doku olmayan kızlık zarı ile ilgili yanlış imajinasyonları düzeltmek, buradaki bilgi yetersizliğini gidermek ve bu dokunun yapısını anlatmak erkeği de kadını da bir bilinmezlikten kurtaracak ve tedavi sürecine engel olmasının önü kesilecektir.
Eğer baskıcı bir ailede yetiştiyseniz, kadın erkek ilişkileri konusunda belli tabularla büyütüldüyseniz, anneniz ve babanızın el ele tutuştuğuna ya da birbirlerini sarılıp öptüklerine pek sahit olmadıysanız, öpüşme sahnelerinde hemen kanalı zaplayan bir tavırla karşılaştıysanız, eşine her an cinsel mutluluk yaşatma mecburiyeti olan bir cinsmişsiniz anlayışı kafanıza kazınmışsa vajinismus olma ihtimaliniz yüksektir.
Çocuğun cinsel kimliğinin farklılığını fark ettiği 3-6 yaşları arasındaki ödipal dönemde yaşadığı çatışmalar, çocuğun cinsel kimliğinin oluşmasında olumsuz etkiler yaratırken, yetişkinliğinde sağlıklı bir cinsel deneyim yaşamasını da zorlaştırır. Bu süreci sağlıklı atlatabilmek için anne ve babalar çocuklarıyla iletişim kurarken net ve onların anlayacağı uslupta konuşmaya özen göstermelilerdir. Çocuklar bu dönemde karşı cinsteki ebeveyni en kolay ulaşılabilir partner olarak görüp hemcinsleri olan ebeveyni saf dışı bırakma eğilimindedirler. Bu yüzden çocuk anne-baba arasındaki ilişkiyi reddetmeye yönelik davransa da bu sınırlar ona net bir şekilde ifade edilmelidir. Anne-babanın çocuğu dudağından öpmesi, onunla çıplak şekilde banyoya girmesi, ona hitap ederken ‘aşkım’sevgilim’ gibi ifadelerin kullanılması ödipal çatışmayı arttıracağı için uzmanlar tarafından uygun bulunmamaktadır. Ailedeki anne-baba-çocuk kavramları ve bunların sınırları çocuğa net ifade edilmelidir. Çocukla geçirilen kaliteli zaman, anne-babanın birbiriyle ilişkisi çocuğun bu kavramları zihninde ait oldukları yerlere oturtmasına yardımcı olacaktır. Bu kavramları zihninde oturtmakta zorlanan, yanlış kodlamalar yapan çocukların yetişkinlik dönemlerinde cinsel işlev bozukluğu yaşaması muhtemeldir.
Evlilik sürecine kadar geçen flört döneminde partnerinizi iyi tanımak adına onunla çok yönlü paylaşımlar yapmak, isteklerinizi, sınırlarınızı konuşmak, partnerinizle ilgili sorun olabileceğini düşündüğünüz şeylere olarak toleransınızı gözden geçirmek sağlıklı bir aile hayatına adım atmanızda size yardımcı olacaktır. Partnerinizle iletişiminizdeki beceriniz ve uyumunuz muhtemel bir cinsel işlev bozukluğu yaşanması durumunda buna çözüm aramanız ve süreci yönetme şeklinizde belirleyici olacaktır. İlişkisi sağlam temellere kurulmayan çiftler, olası bir problemle karşılaştığında birbirini suçlamayı tercih edecek ve bu yaklaşım onları çözümden uzaklaştıracak ve neticede kopma noktasına getirecektir.
Geçmiş yaşantılar, travmalar, tacizler de bu cinsel işlev bozukluğunun yaşanmasına sebep olabilir ancak burda tedavi önceliği vajinismus olmaz. Kişinin travmasına yönelik bir tedavi sürecine girilir sonrasında vajinismusa yönelik çalışma yapılır.
Tedavi süreçlerini uzatan önemli noktalardan biri de sorunu yok saymaktır. Danışanların çoğunun yakın çevresine dahi bu konuda yalan söylediği hatta gerçek üstü hikayeler anlattığı görülmektedir. Yalana başvurduktan sonra da yardım çağrısında bulunmakta zorlanırlar. Burada insanların birbirinin özel hayatıyla gereğinden fazla alakadar olması, onları baskı altına alması ve sorular sorması da ayrı bir tartışma konusu olabilir... Bu sorular ve partnerin yanlış tutumu çoğu zaman kadına kendini yetersiz, eksik, beceriksiz hissettirir. Kendini eksik hisseden kadın bu psikolojiyle yaşadığı deneyimlerin her birinde kendine olan güvenini biraz daha yitirir. Çevresine söylediği yalanlara kendini kaptırmaya başlayıp, yardımı reddetme noktasına gelebilir. Bu reddedişe partner kendince sebepler bulur ilişki bir çıkmaza doğru yol alır. Partner agresifleşir, kafasında kurgulamalar başlar ve bu psikolojiyle eşine suçlayıcı ve aşağılayıcı tavırlar sergileyebilir.
Vajinismus, tedavisi mümkün, hatta cinsel işlev bozuklukları arasında tedaviye en kısa sürede ve kalıcı çözüm bulunan rahatsızlıktır. Eğer son 6 ay içerisinde bir jinekolojik muayeneden geçtiyseniz ve sorununuzun temelinde organik bir sebep yatmıyorsa Cinsel Terapi seanslarıyla bu sorununuza çözüm bulabilirsiniz. Cinsel İşlev Bozukluklarının temelinde yatan çocukluk ve ergenlik döneminin olumsuz etkilerini en aza indirmek, ailenin çocuğa cinsel eğitim vermesi, cinsellikle ilgili doğru tavır sergilemesi, cocuğun cinsel kimlik gelişimindeki ve ergenlik dönemindeki dürtülerine ve bunu doyurma eğilimine karşı doğru yaklaşımda bulunması ve sınırlarına saygı duyması önemlidir. Bu dürtüleri, yetişkinliğe geçmeden önceki hormonel ve fiziksel değişimlerin doğasını bilmeyen bir ebeveyn çocuğunun cinsel kimlik oluşumu ve ergenlik sürecini sağlıklı atlatması konusunda yardımcı olamayacaktır. Bu süreci sağlıklı atlatamayan ergenler, yetişkinlik dönemlerine geçtiklerinde okumaktan büyük acı duyduğumuz o haberlere sebebiyet verecekler ya da ebedi sessizlikle aramızdan ayrılacaklardır.