Varis Nedir?

Yazar Mehmet GüzeloğluKalp Ve Damar Cerrahı • 16 Ağustos 2017 • Yorumlar:

Vücudumuzda birçok bölgede görülmekle birlikte en sık bacaklarda görülen ve bu bölge de cilt ve cilt altındaki toplardamarların çeşitli nedenlerle genişleyip deforme olması ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.

Klinik olarak altı evreye ayrılmakla birlikte toplumda en sık olarak ilk iki evre görülür. Birinci evre varislerin toplumda görülme oranı yaklaşık %80’dir ki bu varisler telenjiektazi ve retiküler venlerden meydana gelir. Çapı 1 mm’den küçük toplardamar genişlemelerine telenjiektazi , 1-3mm arasında olan küçük, kıvrımlı ve kalıcı toplardamar genişlemelerine ise retiküler ven denir.

İkinci sıklıkla görülen ikinci evre varislerin ise toplumda görülme oranı %20 ile 64 arasında değişmektedir ki bu varisler çapları 3mm’den geniş kıvrımlı cilt altı toplardamarlarıdır yani variköz venlerdir.

Peki, varis hastalığı için risk faktörleri nelerdir?

İleri yaş varis rahatsızlığı için en önemli risk faktörlerinden biridir.Evre iki varisler kadınlarda daha sık görülmektedir. Fakat Yapılan çalışmalarda görülme sıklığı bakımından doğum yapmamış kadınlar ile erkekler arasında önemli bir fark saptanmazken aynı zamanda doğum kontrol hapları ve hormon replasman tedavisinin varis gelişmesinde anlamlı artışa yol açmadığı görülmüştür. Obezite yine önemli bir risk faktörüdür. Obez erkeklerde 6,5 kadınlarda ise 3 kat fazla risk artışı saptanmıştır. Son olarak diğer önemli bir risk faktörü de aile öyküsün olmasıdır.

Temin bahsettiğimiz gibi klinikte en sık telenjiektaziler, retiküler venler ve variköz venler şeklinde görülür. Bu görsel durum dışında diğer belirtileri bacaklarda ağrı, şişkinlik hissi, yanma, gece krampları, kaşıntı ve huzursuzluk olabilir. İleri evre varislerde ise ayak bileğinde renk değişikliği ve kendiliğinde açılan yaralar görülebilir.

Tanıda hastanın öyküsü ardından dikkatli bir fizik muayene ilk sırada yer alır. Ardından tanıyı kesinleştirmek ve nedeni belirlemek için en sık kullanılan, ucuz ve girişimsel olmayan tanı yöntemi doppler ultrasonografidir.

Tedavide...

Yaşam tarzı değişikliği:

  • Bacak ve ayak elevasonu;3-4 kez 10-15 dak/gün

  • Ayakta veya oturarak uzun süre ayakta kalmamak

  • Aşırı kilodan kaçınmak

Kompresyon tedavisi (Varis Çorabı)

Medikal tedavi

Girişimsel tedavi

 

1.Endovenöz tedaviler:

  • Isı ile ablasyon (laser, radyofrekan, buhar)

  • Kimyasal ablasyon (siyanoakrilatile yapıştırmak)

  • Köpük tedavisi

2.Cerrahi tedavi

Laser tedavisinde: Ultrasonografi eşliğinde balıdırın ½ alt kesiminden bir iğne ile damar içine giriliyor. Ardından ultrason kılavuzluğunda laser ışınını damar içine verecek katater damar yerleştiriliyor. Ardından katater çıkarılırken laserin yaydığı ısı ile damar duvarında hasar oluşturulup damarın kapanması sağlanıyor. İşlem lokal anestezi ile yapılıyor ve yaklaşık 25-30 dakikada tamamlanıyor. Tedavi sonrası varis çorabı verilir ve hastaların normal fiziksel aktivitelerine dönmeleri tavsiye edilir. Laser tedavisi ile başarı en az cerrahi kadar etkilidir. Ağrı ve sinir hasarı riski cerrahiye göre anlamlı derecede daha azdır.

Radyofrekans tedavisi: uygulanma şekli, sonuçları ve cerrahiye göre üstünlükleri açısından laser tedavisine benzer. Laserden farklı olarak ısı oluşturmak için radyofrekans dalgaları kullanılır.

Siyanoakrilat ile damarı yapıştırarak tedavi: Laser ve radyorekans tedavisine göre en önemli avantajı girişim sırasında tümesan lokal anestezi ve girişim sonrası ise varis çorabı kullanımı gerektirmediği için hasta konforunun çok daha iyi olmasıdır. İşlem sonrası başarı oranları da en az laser kadar hatta daha iyi bulunmuştur. Aynı zamanda yapılan çalışmalarda yapıştırma tekniğinde lasere göre ağrı, morluk oranları daha az ve işlem süresi daha kısadır.

Köpük tedavisi: Variköz venlere neden olan yüzeyel toplardamarı yok etmek için ultrasonografi eşliğinde köpük tedavisi uygulanabilir.

Klasik cerrahi tedavi: Günümüzde endovenöz tedavi seçeneklerini uygulama imkanı yoksa alternative tedavi seçeneği haline gelmiştir.

Telenjiektazi ve retiküler tedavisi: Telenjiektazi ve retiküler venlerin tedavisinde uygulanması gereken ilk seçenek skleroterapi tedavisidir. Skleroterapi halk arasında iğne tedavisi veya köpük tedavisi olarak da bilinir. İnce bir iğne ile sklerozan ajan sıvı veya köpük formunda damar içine uygulanarak yapılır. Tedavi sonrası istirahate gerek yoktur.2-3 hafta süre ile varis çorabı kullanılır. Bu yöntem telenjiektazi ve retiküler venlerin tedavisinde % 90’na varan başarı oranı vardır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)