Varoluşçuluk
Yazar Güneş Kaptan • 31 Aralık 2024 • Yorumlar:
20. yy’ın başlarında toplumsal yapıdaki değişmelerle birlikte, endüstri ve teknik ilerlemeler olmuş, kapitalist yaklaşımlar sonucunda sınıflar arasındaki farkın arttığı söylenebilir. Sosyal, dinsel, eko nomik baskılar artarken kişi mutsuzluğa ve huzursuzluğa itildiği söylenebilir. Toplumu oluşturan bireylerin eşit haklara sahip olmak ve güçlü olma arzuları, kitlelerin oluşumuna sebep olurken, tek başına yeterli güce sahip olmayan birey, dayanışma sonucu bir araya gelirse ekonomik ve sosyal gücünün artabileceğine inandığı söylenebilir. Böylece her konuda toplumlaşma ve merkezleşme artmış, kitle içinde kaybolan birey kişisel özgürlüğü yok olabilmektedir. Bütün bu yok oluş ve olumsuzlukları fark eden kişi kendi varlığını ortaya koyabilmek, yaşamını tekrar kendi eline almak, istediği yönde yönlendirmek ve özgürlüğe kavuşabilmek için varoluşçuluk felsefesine sığınabilmek tedir.
Başlangıcı Danimarka’lı Kierkegard’a dayanan Varoluşçuluk felsefesi 1946’da Jean Paul Sartre ta rafından tekrar ele alınmıştır. Sartre’ye göre varoluşçuluk temelde insanın sahip olmak istediği öz gürlük ve kişisel mutluluktur (Şentürk, 1999).
Varoluşçuluk Psikolojisi’nin temel kavramı Dasein’dir. Dasein ya da dünyada varoluş, insanın bir özelliği ya da ona mal edilebilecek birşey değildir; ne de Freud’u egosu Jung’un arketipi gibi varlı ğının bir parçasıdır. Dasein, Heidegger tarafından kullanılan almanca bir sözcüktür ve canlı olma yan şeyleri anlatım için kullanılan vorhandsein sözcüğünün karşıtıdır. Ancak Heidegger’in bu söz cüğü kullanmasındaki amaca göre daha anlamlı bir çeviride da=varlık olmalıdır. Dolayısıyla Dase in=varlık olmak, dilimize yerleşmiş biçimi ile varoluştur.
Dünyada varoluşun iki temel boyutu vardır. Yer ve zaman kavramları varoluşçu psikoloji ile bu kav ramları fiziksel yer ve zaman kavramlarından farklı olarak işleyebilmektedir. Varoluşun yer boyu tunda insanın evren ile beraberliğinden uzaklık ya da yakınlık duyması söz konusu olabilmektedir. Herhangi bir nesne ile birlikte varolurken bir uzaklık ya da yakınlık duygusu da daima olabilmekte dir. Birey aynı zamanda zamanın kullanıcısıdır. Zaman kullanımını yaparken zamanı öylesine yayar ki daima bir geçmiş, şimdiki zaman ve geleceği vardır. Varoluşun zaman boyutu incelendiğinde bu nun içinde geçmiş ve gelecek de vardır. Bu üç kavramı birbirinden ayırmak mümkün değildir. Boss, insanın geçmişinin tümü, şimdiki zamanı ve gelecekteki olanakları olarak tanımlar.
Varoluşçu psikoloji insanda bulunan kendi sorumluluğunu yüklemesinin onu özgür bir birey olarak kılacağını anlatmaktadır. Bu özgürlüğün de yani bir insanın ne olup neleri başarabileceğinin de bazı sınırları vardır. Otantik bir yaşam sürdürmek için bu koşullara uyum sağlamak belirleyici olabil mektedir. Örneğin bir birey kadın olarak dünyaya gelmişse var olduğu olan bir erkek ile aynı olma yacaktır. Bir kadın olma gerçeği varoluş olanaklarının neler olabileceğini tanımlar. Eğer bir kadın kendine sunulan kadın varoluşunu reddedip erkek gibi davranmak isterse otantik olmayan bir varo luş biçimi seçmiş olur (Geçtan, 1974).
Temel İlkeler
İnsanın Temel İlgi Konusu Olması: Bireyi tanımanın bedeni tanımaktan daha kolay olduğunu de ğil, onu tanımanın dünyayı ya da fikir yasalarını tanımaktan çok daha önemli olduğunu düşünmek tedir. Varoluş felsefesine göre birey, önceden tanımlanamaz ve belirlenemez İnsanın Somut Bir Özne Ve Birey Olarak Görülmesi Varoluşlar: insanın nesneleştirilmesine; doğanın, tarihin, toplumsal çevrenin, biyolojik ve fiziksel güçlerin ürünü bir nesne konumuna indir genmesine itiraz etmekte ve özne olarak insanın emsalsizliğine vurgu yapmaktadırlar. Varoluşun Özden Önce Gelmesi ; her nesnenin bir varoluşu, birde özü olduğuna vurgu yapar. Yal nız insanların diğer tüm varlıklardan farklı olarak varoluşunun özden önce geldiğini belirtmektedir. İnsanın Kendi Özünü Seçmesi; Bireyin, olmayı seçtiği şeyden başka bir şey olmadığı ilkesi, varo luş felsefesinin ana ilkesi olarak değerlendirilmektedir. Özgürlük, varoluşun özden önce gelmesi ve insanın kendi özünü seçmesi ilkeleri ile yakından ilişkilidir. İnsanın sınırsız özgürlük istemsi, so rumluluğu da yanında getirebilmektedir. Sorumluluk, çevrenin yokluğuna gönderme yapan özgür lük sonundaki seçim, hareket ve yaşam tarzı sonuçlarının sorumluluğunu almayı ifade etmektedir. Hakikat Öznelliktir: varlık içindeki insan hayatta bir anlam arayışının, hakikat ve öznel kavrayış arasındaki ilişkiyi değiştirdiği söylenebilir. Öznelcilik, keyfilik ve görelilik olarak değil, hakikatı bulmaya çabalayan bireyin hakikat ile ilişkisi olduğu söylenebilir.
Aktörün Bakış Açısından Felsefe Yapılması: Varoluş deneyiminden kaynaklanan felsefenin, aktö rün gözünden yapılması gerekmektedir (Çelik, 2017).
VAROLUŞÇU EĞİTİMLER
Ülkemizde 2012 yılında kurulan Varoluşçu Akademi (Existential Academy of Istanbul) tarafından halen eğitim verilmek üzere ‘Temel Varoluşçu Analiz Eğitimi’, ‘Varoluşçu Terapilerde İleri Çalış malar Eğitimi’, ‘Grup Terapisi’, ‘Varoluşçu Koçluk’ gibi hem bireysel hem de grup odaklı eğitimler verilmektedir. Yılın belli dönemlerinde başvuru formları aracılığıyla kayıt yapmakta olan bireyler seçtikleri eğitime bağlı olarak o alanda eğitim alabilmektedir. Ülkemizde aktif olarak Varoluşçuluk esasına dayandırılan ve resmi olarak eğitim vermekte olan dernek ya da kuruluşların olmamasından kaynaklı tek eğitim mercii burası olmaktadır.
Temel Varoluşçu Analiz Eğitimi
Eğitimin temel yöntemi, danışanın deneyimlerini mümkün olan en ince ayrıntılarıyla betimlendiren fenomenolojidir. Bununla beraber Varoluşçu Analiz, fenomenolojinin yanına hermenütik ve yorum lama tekniklerini de kullanmaktadır. Bu eğitim toplam 2 yıl sürmektedir. Bu eğitimde kuramsal ko nular seminer formatında ve vaka sunumları ile birlikte yürütülmektedir.
Katılımcılar eğitimin ilk yılını tamamaladıklarında (Kuramsal Eğitim) Varoluşçu Analiz ve Varoluş çu Psikoterapi kavramlarını yakından tanımış ve bu kavramları kendi yaşamlarıyla içselleştirmiş olacaklardır.
Katılımcılar eğitimin ikinci yılını tamamladıklarında (Uygulamalı Eğitim) Varoluşçu Analiz, Kav ram ve Tekniklerine hakim, kendi mesleklerinde bu kavram ve teknikleri uygulamak üzere ilk temel adımı atacak duruma gelebilmeleri hedeflenmektedir.
Varoluşçu Terapilerde İleri Çalışmalar Eğitimi
Bu eğitim için katılımcıların ‘Temel Varoluşçu Analiz Eğitimi’’ni tamamlanması beklenmektedir. Varoluşçu felsefe, kuram ve uygulamada ilerlemeleri ve derinleşmeleri amacıyla her yıl farklı bir konu ele alınmaktadır.
Eğitim boyunca belli aralıklarla buluşan gruptan iki katılımcı önceden belirlenmiş bir formatta vaka sunumu yapmaktadır. Bu vakayla ilgili tartışma ile devam edilmektedir. Her buluşma iki vaka su numu ve çözümlenmesi ile katılımcıların kısa pratik soruları ele alınmaktadır. Bu eğitimde katılımcılar sene boyunca belli zamanlarda bir araya gelerek; Yeme Bozuklukları, İliş kiler, Benlik, Cinsellik, İnsan Gelişimi, Beden, Kaygı, Rüyalar, Ölüm gibi konularda eğitim almak tadırlar.