Viseral Yağlanma
Yazar Gizem Ahcı • Fizyoterapi Ve Rehabilitasyon Uzmanı • 29 Mart 2021 • Yorumlar:
Türk yemek kültüründe ve Dünya gastronomisinde büyük önem taşıyan yağlar, doğrusunu söylemek gerekirse yemeklerin başat malzemesi ve gizli kahramanlarıdır. Mükemmel bir damak tadı sağlamının ötesinde sağlıklı olmak için vücudumuzun yağa ihtiyacı vardır. Bilinçli beslenerek sağlığımızın devamlılığı sağlarken en önemli ölçülebilir referanslarımızdan kilo kontrolü için de ihtiyacımız kadar yağ alınmalıdır. Besinlerle alınan yağ fazla olduğunda vücutta depolanır. Vücudumuzun depoladığı bu yağlar açlık durumunda vücud için gerekli enerjiyi sağlayarak aslında hayat kurtarır. Depolanan yağ, bel veya kalça çevresinde yoğunlaşır. Bu miktar artmaya başladığındaysa organ çevresinde yağ birikimi görülür.Bu,profesyonel terminolojide visseral yağlanma olarak adlandırılır.Bu şekilde, karaciğer, pankreas, böbrek, kalp gibi önemli iç organların çevresinde biriken yağ dokusuna “iç yağlanma” da denir. Kısacası depolanan yağ miktarı arttığında, iç yağlanma derecesi de artar.
İç organların çevresindeki yağ miktarı ile sağlık problemleri arasında yakın bir ilişki vardır. İç organ yağlanması, deri altındaki yağlanmaya göre sağlık açısından daha tehlikelidir, çünkü birçok hastalığa zemin hazırlar. Mide, karaciğer, safra kesesi, bağırsaklar, böbreklerin çevresindeki yağ miktarı arttıkça dokuya gelen kan akışı engellenir. Kan akışının engellenmesi vücut fizyolojisini bozar,sonrasında da o organın normal fonksiyonları aksamaya başlar. Sonuçta,visseral yağlanma kalp krizi ve felçler başta olmak üzere ciddi sağlık sorunları için kaldırım taşlarını döşer!Sağlıklı visseral yağ seviyelerine sahip olmak, kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet gibi bazı hastalıkların riskini azaltacaktır.Çok merkezli araştırmalar, karın içi yağ dokusu artışı ile başta yüksek tansiyon ve prediyabet olmak üzere dolaşım ve metabolizma hastalıklarına neden olan damarlanma yapı bozuklukları arasında ciddi bir korelasyon olduğuna işaret etmektedir.Bunun Nedeni,visseral yağ dokusunun vücudun diğer bölgelerindeki yağ dokusundan önemli bir farkı taşımasıdır. .Visseral yağ dokusu,birçok hormon ya da hormon benzeri madde üretme yeteneğine sahiptir,yani diğer gövde yağ dokularına göre metabolik olarak çok daha aktiftir.Ürettiği birçok hormon ve hormon benzeri proteini kan dolaşımına vererek bu organ,vücudun enerji depoları, iştah kontrolü ve metabolizma süreçlerinin düzenlenmesinde olumsuzrol oynayan ek bir "hormon üretim merkezi" gibi davranır.Örneğin aromataz,erkeklerdeki testesteronu kadınlardaki östrojene çevirir ve erkeklerde kadın tipi yağlanma ve göğüs büyümesine yol açar.Dolaylı olarak erkeklerde kas kaybı ve cinsel fonksiyon bozuklukları da görülecektir.Bugünlerde Dünyanın baş gündemi olan CoronaPandemisine yol açan SARS-Cov-2 virüsünün hastalık sürecinde yaşanan nefes darlığı ve ateş gibi durumları niteleyen sitokin fırtınasına yola açan ‘sitokin’ de yine visseral yağlarca üretilebilen bir diğer kimyasal maddedir.
Özetle,visseral yağ orijinli üretilen tüm bu hormon ve kimyasallar, kronik enflamasyon zemininde iştah bozukluklarından psikolojik duygu durum değişikliklerine kadar normal hayat kalitesini bozan gelişmelere ve hastalıklara zemin hazırlamaktadır.Bu noktada da visseral yağ kütlesini normal seviyelerde tutulması büyük önem taşımaktadır.Sanılanın aksine,normal kilolularda da anormal yağlanma görülebilir.Özellikle bazı taramalarda,zayıf yada normal kilolu bireylerde vücut yağ oranı düşük olmakla birlikte iç organ yağlanmalarına rastlanılmıştır.Bu bağlamda,ABD orijinli saygın Mayo Klinik orijinli çalışmalar,bize, vücut kitle indeksi normal olmakla birlikte vücutlarındaki yağ oranı yüksek bireylerde, ciddi sağlık sorunlarının tespitini göstermiştir
Tüm bu anomalilere yol açan yüksek vücut yağ oranının düşürülmesi, maalesef kalori kısıtlaması stratejisi ile başarılacak kolaycılıkta gerçekleşmemektedir. Çünkü ciddi diyet programları ile kalori kısıtlamaları sonrası yağ oranının azalmaları görülmekle birlikte, kas ve su gibi yağsız doku kayıpları da söz konusu oluşmakta,sonuçta da vücut yağ yüzdesinin değişmemesi durumu ile karşı karşıya kalınmaktadır.
Doğrusu,hem lezzetli yağların tadına varmak hem de riskleri azaltmak mümkün.
İşte burada,çok önemli bir faktör diyet programına eklenecek düzenli ve bilinçli egzersizler.Düzenli olarak aerobik ve kuvvet egzersizleri yaparak( tempolu yürüyüş, haftada 5 gün/ 150 dk orta şiddette egzersiz veya haftada 75 dk.ağırlık kaldırmak, yüzmek ve bisiklete binmek gibi yüksek şiddette egzersiz ), amaçlanan kas kütlesinin arttırılması ve yağ dokusunun erimesi sağlanabilir.Eğer Daha önce planlı bir egzersiz yapmamışsanız düşük tempo ile başlayıp yavaşça arttırabilirsiniz.
Sonuç olarak,kilonuz yüksek ya da normal ama her iki durumda da karın içi yağlanmanız fazla ise , kas kütlenizi istikrarlı bir şekilde artırmak ve bunu idamesi için düzenli egzersizi bir yaşam biçimi haline dönüştürmek,ana eylem planınız olmalı. !