Vücudumuzdaki Suçlular
Yazar Tuana Küçücük • Diyetisyen • 1 Şubat 2019 • Yorumlar:
Obezitenin toplumumuzda özellikle son yıllarda ciddi bir tehdit oluşturduğu herbiriniz tarafından bilinen bir gerçek, ancak ben size bilmediğiniz bir gerçekten bahsedeceğim. Yapılan araştırmalara göre obezite tamamen genetik ve diyetsel faktörlere bağlı oluşmuyor, bağırsak mikrobiyotasının da enerji dengesinin değişmesinde büyük rol oynayarak obeziteye neden olabileceği son yıllarda en çok konuşulan konular arasında yerini almakta.
Peki bahsettiğimiz bu mikrobiyota nedir? İnsan vücudunda bulunan mikroorganizmaların oluşturduğu topluluğa mikrobiyota diyoruz. Nasıl her bireyin ayrı bir gen yapısı varsa ayrı birde mikrobiyotası vardır.
İnsan mikrobiyotası çok sayıda ve çeşitlilikte mikroorganizma tarafından oluşmuştur, bu mikroorganizmaların kimisi faydalı kimisi ise zararlıdır.Yapılan araştırmalarda mikrobiyotanın adeta bir organ gibi davrandığı görülmüş; bağışıklık sistemimizden, hormon yapımıza hatta vücudumuza etki eden ilaçların metabolizmasında dahi etkili oldukları gözlemlenmiştir.
Şimdi bizim asıl merak ettiğimiz konuya gelelim. Mikrobiyotanın beslenmeye ve aldığımız kilolara olan etkisi nedir?
Vücudumuzda barındırdığımız mikroorganizmaların en önemli faaliyetlerinden biri alınan gıdalardan enerji sağlamasıdır, nasıl enerji ürettiğine dair mekanizmalarla sizi yormayacağım ancak özet geçmem gerekirse özellikle zararlı mikroorganizmalar vücudumuza aldığımız besinlerle beslenir ve günlük ortalama olarak 100-150 kkal daha fazladan enerji üretirler. İlk bakışta 100 kalori belki gözünüzü korkutmuyor olabilir ancak her gün fazladan 100 kkal aldığınızı düşünün, hiç farketmeden ve beslenme düzeniniz değişmediği halde aldığınız kiloların sebebi belkide bu enerji fazlalığı olabilir.
Fazladan aldığımız bu kaloriden korunmak için ne yapmalıyız o halde dediğinizi duyar gibiyim.
Öncelikle bu fazla enerjiye sebep olan zararlı mikroorganizmalardan kurtulmalı yerlerine yararlı mikroorganizmaları almalıyız buna da ancak hayatımızdan fazlasıyla işlenmiş gıdaları, fast-food yiyecekleri, paketli ve bol şeker içeriği bulunan gıdaları çıkartarak başlayabiliriz, yerlerine yararlı organizmaları koymak için ise bol lifli, bol posalı sebze ve meyveleri tüketmeliyiz. Tabi söylemek kolay diyetisyen hanım diyenler bu iki farklı beslenme çeşidinin etkisini anlatmak için size bir araştırmadan bahsedeyim avrupalı çocuklar ile afrikada hala saf beslenme tarzını koruyan bir kabilenin çocuklarının bağırsak floraları incelendiğinde afrikalı çocukların bağırsak floralarının çok daha sağlıklı ve temiz olduğu görülmüştür. Yani demem o ki aslında sadece fazla kilo almamak için değil sağlıklı bir vücuda, iyi çalışan bir bağırsak mekanizmasına sahip olmak içinde bol lifli, bol posalı yemek düzenine geçmelisiniz hatta sizinle beraber çocuklarınıza geçirmelisiniz.
DİP NOT: son yıllarda kullanımı hızla artan hazır probiyotiklere ya da turşu, kefir, yoğurt gibi gıdalara hayatınızda yer vermenizde vücudunuzdaki zararlı mikroorganizmaların yerine yararlıları koymanızda fazlaca etkili olacaktır.