Yanlış Bilgi Neden Bu Kadar Kolay Yayılıyor?
Yazar Halil Selçuk Kandemir • 15 Mayıs 2024 • Yorumlar:
Günümüzde her şeyin dijitalleştiği hatta evrenin dahi dijitalleştirilmeye başlandığı bir çağdayız. Haber almadan haber vermeye, yemek siparişi, ev dekorasyonu, giyim, sanal para ticareti, girişimcilik, eğitim… artık neredeyse sonsuz sayıda işlemi internet üzerinden yapabilmekteyiz. Bilgi akışının temel diyagramı “kaynak – kanal – alıcı” şeklindedir. Kanal üzerinde ne kadar değişken olursa mesajın doğru iletilmesi o kadar zorlaşmaktadır.
Kişiler neden haber kaynaklarına ihtiyaç duyar? Çünkü yaşadığı çevre ile ilgili durum ve gelişmelerden haberdar olmak ister. Peki bu haber kaynaklarını neye göre seçer? Kilit nokta burasıdır. Basın ile ilgili reklamlara bakarsanız hepsinin vurguladığı ortak bir değer vardır; “dürüst ve güvenilir” olmak. İnsanlar haber kaynaklarını seçerken güvenilir olmalarını göz önüne alır.
Peki yanlış bilgi nasıl oluyor da bu denli yayılabiliyor?
Bizler sadece çevremizden haberdar olmak için bilgiye ihtiyaç duymuyoruz. Günün her anında kullandığımız karar vermek mekanizması için sürekli bir bilgi akışına ihtiyaç duyuyoruz. Bu sürekli ihtiyacımız ise bize hızlı, doğru, kesin kararlar alma ihtiyacı doğuruyor. İşte bu noktada kişiler manipülasyon olgusuna açık hale geliyorlar.
Büyük sorunlar ile karşılaşınca veya hangi yemeği sipariş edeceğimize, beraberinde ne içeceğimize karar verme gibi basit sorunları çözerken çok daha fazla düşünce, daha fazla enerji ve yoğun çaba gerektiren yollardan ziyade hızlı, doğru olduğuna inandığımız ve kesin olan çözümleri tercih etmek istiyoruz. Çünkü evrimsel süreçte otomatik karar alma mekanizmamız bu şekilde ilerlemiş bulunuyor. Bir diğer karar alma mekanizmamız da analitik düşünme sistemimizdir. Kişileri manipüle eden, dezenfermasyonal bilgiler ile karar alma mekanizmalarını etkilemeye çalışan yapılar, analitik düşünme sistemini devreye sokmayı engelleyerek, hızlı ve kişiye kendisini iyi hissettirecek kararları aldırmaya çalışan yapılardır.
Kişiler inançları ile çelişmeyen, güvendiği başka birisi tarafından onaylanmış, mevcut inandığı bilgiyi yücelten ya da arada kaldığı şüpheli bir durum hakkında kendi görüşüne yakın olan bilgiye kolayca inanma eğilimindedir. Eğer bu bilgi kitleleri etkileyen bir bilgi ise ortaya komplo teorileri çıkmakta ve bu toplulukları giderek daha kolay manipüle etmekte, bu komplolara inananlar arttıkça çoğulcu cehalet denilen, çevresindeki herkesin öyle düşündüğünü zannetme durumu ortaya çıkmaktadır. Çünkü insanlar, yanlışlığından şüphe ettiği bilgiyi sanılanın aksine gizlemek yerine daha fazla kişiye ulaştırmaya çalışarak yalnız kalmamaya çalışmaktadır. Ve bu yayılan yanlış bilgi ne kadar basitse inandırıcılığı ve yayılma hızı o kadar yüksektir. İçinde bulunduğumuz dijital dönem de birçok kanaldan bu bilgilerin yayılmasına olanak sağlıyor.
Bu tür yanlış bilgilerin teyit edilmeden yayılması, teyit kültürünün yerleşmemiş olması hem kişisel olarak sosyal ilişkilere hem de topluluk olarak yapılara, özellikle iş hayatında takım çalışması yapan organize yapılarda işleyişte mevcut küçük sorunlara ama zamanla daha büyük problemlere yol açmaktadır. Bu sebeplerle toplumda ve topluluklarda teyit, doğru bilginin önemi ve bilginin nasıl doğrulanacağı kültürünün geliştirilmesi sağlıklı ve doğru bir iletişim için önemlidir.