Yaşasın Diyet Bitti!
Yazar Oya Abalar Akça • 4 Nisan 2023 • Yorumlar:
Diyet yapıp zayıflayan insanlar bir daha kilo almayacaklarını zannederler. Hemen eski yeme alışkanlıklarına geri dönmek isterler.
Oysaki kilo almaya neden olan etmenlerin bir çoğu tedavi edilmemiştir. Sadece kontrol altına alınmıştır.
Örn; Reaktif Hipo glisemi (kan şekeri düşüklüğü) hastalığı olanlar ki bu insanların pankreası düzensiz yada fazla yada hem düzensiz hemde fazla insülin hormonu salgılanır.
Bu insanlarda kandaki şeker, yüksek yada düzensiz salgılanan insülin hormonu sayesinde normalden daha fazla dokulara gider ki böylelikle Hipo glisemi (kan şekeri düşüklüğü) yaşarlar. Bu insanlar diyet yaptıklarında kan şekerindeki iniş ve çıkışlar tamamen normale döner.
Sanki daha önce yemekten sonra yükselen kan şekeri nedeni ile uyuklayan ve uzun açlıklardan veya şeker yedikten sonra açlık krizleri yaşayan ve ne yerse doymayan insanlar artık yemekten sonra uyumazlar ve açlık krizleri yaşamazlar. Tamamen normal insanlar kadar yemek yerler, hatta biraz fazla yediklerinde rahatsız olurlar.
Şekerli gıdaları beslenme programlarından çıkardıkları içindir ki en çok insülin hormonu salgılatan gıda şeker olduğundan gün içinde Hipo glisemi (kan şekeri düşüklüğü) yaşamazlar. Rahattırlar fakat diyet bitince tekrar şekerli besinler almak isterler ilk yediklerinde belki bir şey olmaz. Ama almaya devam ederler ise çoktan beri şeker almamış ve pankreastan fazla insülin hormonu salgılamayan ve kan şekeri her zaman normal değerlerde duran bu insanlarda, birden pankreasları şeker ile uyarılarak fazla insülin hormonu salgılanarak kan şekeri normalden daha fazla dokulara taşınacak ve ani bir Hipo glisemi krizi yaşayacaklardır. Kriz şeklinde olan bu belirtiler bulantı, kusma titreme, soğuk ter ve konsantrasyon bozukluğu ve sinirliliktir. Hatta bazen bayılma ile bile sonuçlanabilir. Bu belirtilerde beyin şekersiz kalıp beslenemeyeceği içindir.
Bunu yaşayan insanların aileleri ve yakınları işte çok diyet yaptın ve çok zayıfladın o nedenle böyle oldu, diyerek bütün suçu diyet yapmaya atarlar. Kötü ve çok düşük kalorili bir diyet ise haklıdırlar.
Fakat yeterli ve dengeli bir diyet ile zayıflamış kişilerde böyle olunca suçlu diyet değildir. Halbuki şeker yenmeseydi böyle olmayacaktı. Kişi düzenli beslenme programını bırakmamalı hatta şeker kullanmaya başlamamalıdır. Bu durumdan korkup ta fazla ve düzensiz yemek yemeye hatta, şeker yemeye başlanırsa kilolar geri alındığı gibi Hipo glisemi yaşanarak ta vücuda zarar vermeye başlanır.
Hipo Glisemi krizinden ancak şeker yenerek kurtulunabilir. Hatta kişi krizi çok kötü yaşarda hastaneye gitmek zorunda kalırsa, orada şekeri serum ile verirler. Gerçi serumla alınan şeker, ağızdan alınan şeker kadar insülin hormonunu uyarmasada yinede pankreası tetikler.
O halde aşırı aç kalmak veya düzensiz diyet yapmak yada diyet programını bozupta şeker yemek Hipo glisemi’ye neden olmaktadır.
Krize girmiş kişi bir şekilde şeker alarak iyileştiğine göre, kilosunu korurken de şekerli besinlerden ve düzensiz beslenme programından uzak durmalıdırlar. Çünkü şeker yemek hipoglisemiyi çoğaltır. Hipoglisemi hafif yada ağır olsun yinede beslenme programını bozar. Şekerli gıdalar almak insülin hormonunu uyarır. İnsülin hormonunda yağ depolamayı uyarır.
Bu duruma dur demek tekrar düzenli bir beslenme rejimi uygulayarak başarılabilir. Tekrar insülin salınımı düzenli bir beslenme ile düzenlenebilir. Bazı durumlarda besinlerden emilen şekerin vücutta daha düzenli dağılımını sağlayan ve fazla insülin salgısını uyarılmasını engelleyen ilaçlarda kullanılabilinir. Fakat düzenli bir beslenme rejimi temeldir.
Spor yapmakta kan şekerinin düzenli kullanılmasını ve vücutta düzenli dağılmasının sağlar ve insülin salgısını düzenler.