Yeme Bozuklukları
Yazar Ömer Faruk Güzelgöz • 7 Haziran 2024 • Yorumlar:
Bozulmuş yeme davranışlarını ifade etmek için bulimia nervoza, anoreksiya nervoza, pika, geviş getirme gibi alt başlıkları kapsayan tanı grubudur. Çocukluk ve ergenlik döneminde başlar ve kişilerde takıntılı bir kalori sayma, yemekle ilgili konulara çok fazla vakit harcama, yiyecekleri saklama, yedikleriyle ilgili yalan söyleme, fiziksel görünüme aşırı önem verme, aşırı spor, açlığı inkar, duygudurum dalgalanmaları gibi problemlerle kendini gösterir. Danışanlar kiloları konusunda yüksek düzeyde kaygı hissederler. Diyetlere yoğun ilgi gösterirler, sık sık tartılıp vücut oranlarını ölçerler. Yeterli ve dengeli beslenmemeleri nedeniyle ruh ve beden sağlıkları bozulmuştur.
Anoreksiya Nervoza
Bireyin normal kilosundan %85 kadar kaybettiği düşük vücut ağırlığı durumudur. Birey çok zayıf olmasına rağmen kilo almaktan korkar, devamlı kilosuyla ilgilidir, yemeklerden iğrenebilir, probleminin önemini inkar eder. Çok aç olmasına, acı çekmesine rağmen kendini tutar, düşünce dünyası tek bir alana yönelmiştir. Anoreksiya hastaları aynaya baktıklarında kendilerini acımasızca eleştirirler, kendilerini algılama biçimleri bozulduğu için vücutlarıyla ilgili şikayet halindedirler, iç görüleri yok denecek kadar azdır. Genellikle kendi tercihiyle değil başkasının zorla tedaviye getirmesiyle yardım alabilirler.
Anoreksiyada kişinin psikolojik olarak iyi hissetmesi tamamen ne kadar aç kaldığına bağlıdır. Modern batı kültürünün bedene atfettiği değerin bozukluğun gelişmesinde etkisi olduğu düşünülmektedir. 14 -18 yaş arası kadınlarda daha sık görülmektedir.
Yemek Yemezsek Vücudumuzda Neler Olur ?
Yemenin durdurulmasıyla organların kendini sindirdiği bir sistem başlar, metabolik bulgular ortaya çıkar. Yağlı ve yağsız vücut kitlesi yavaş yavaş azalır, böbreklerde yıkım başlar, kalp sindirildiği halde basıncın devam etmesi nedeniyle diğer dokular bu dirence dayanamaz. Kalp büyüse de ağırlığı küçülür danışan psikolojik problemi nedeniyle kalp nakli için sıraya giremez bu nedenle yüzde 17 ölümle sonuçlanır. Kan değerleri düşer, deri kurur, uyku problemleri başlar, hastaneye yatış zorunlu hale gelir. Yeme bozukluğu olan hastalara yemek vermek de risklidir geldiği durumda damardan sıvı verilerek 1 ayda kendini toplaması sağlanır, özel bakım gereklidir. Ailenin ‘yemek ye çocuğum’ tutumunun kesilmesi; terapist aile, danışan, dahiliye uzmanı ve beslenme uzmanından oluşan bir ekibin ortak bir çalışmaya başlaması gerekir. Bu bozuklukta ilaç tedavisi etkin değildir. Hastaların yüzde 50’si iyileşir yüzde 30 kadarı da öncekinden daha iyi hale gelir.
Konuyla ilgili günümüze kadar çok sayıda araştırma yürütülmüştür. Bunlardan birinde yeme bozukluğu olan bireylerde kontrol grubuna göre daha yüksek düzeyde depresyon ve anksiyete görüldüğü, bağlanma şekillerinde farklılıklar olduğu -deney grubunun kaçıngan bağlanma tarzına sahip olduğu- görülmüştür. Ayrıca kendine zarar verme, intihar düşüncesi, planı ve girişimi daha yüksek bulunmuştur. Yeme bozukluğunun diğer rahatsızlıklardan ayrıldığı önemli bir nokta cinsiyet faktörüdür. Kadınlarda 10 kat daha fazla görülmektedir.
Bulimia Nervoza
Bulimia nervozada danışan ataklar halinde öngördüğünden fazla yemek yer. Yerken denetimini yitirme duygusu hisseder. Suçluluk ve öfke duygusu kusma ve fazla egzersizle sonuçlanır. Bu ataklar en az 3 ay sürer ve haftada 2 kez olur. Kişiler sürekli kustukları için dişleri çürür, kalp ritminde düzensizlikler görülür.
Kişilik yapısı olarak genelde sıcak kanlıdırlar, onay almaktan hoşlanırlar hafif üzüntü hissedince yemekle telafi etmeye çalışırlar ama ne yazık ki kendilerini çok fazla yemiş bir şekilde bulurlar. Bu tanıya depresyon, anksiyete, duygudurum bozuklukları, dürtü kontrol bozuklukları eşlik edebilir. Hastaların % 70’i iyileşir % 30’u tekrarlayan ataklarla devam eder. Tedaviye erken başlama iyileşmeyi kolaylaştırır.
Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu
Bireyin bedensel olarak açlık hissetmemesine rağmen yeme davranışını durduramadığı, normal ölçülerde birinin yiyebileceğinden çok daha fazla yiyecek tükettiği ve sonrasında utanç, çökkünlük, suçluluk, rahatsızlık hissettiği bir döngüdür.
40’lı yaşlarda daha sık görülür, karbonhidrat ve şeker alımları fazladır. Yemekten haz alırlar, bu kişilerde obezite görülebilir, obezlerin %5 - %10’u tıkanırcasına yeme bozukluğu tanısını alsa da obezitenin yüzde 90’ının nedeni bu tanı değildir.
Pika
Çocukların besin özelliği taşımayan ve yenilebilir olmayan maddeleri ısrarla yemesidir. Toprak, cam, alüminyum demir vs. Toplumda ‘toprak yeme hastalığı’ olarak da bilinir. Belirtiler bir aydan uzun sürer, tanı konulabilmesi için çocuk en az 2 yaşında olmalıdır.
Geri Çıkarma Bozukluğu (Geviş Getirme)
Besin yutulduktan ve kısmen sindirildikten sonra tiksinme ya da bulantı gibi bir neden olmaksızın kişinin yemeği tekrar ağzına getirmesi ve yeniden çiğnemesi olarak tarif edilir. Belirtiler en az 1 ay sürmelidir.
Yeme Bozuklukları Tedavisi
Yeme bozuklukları esasen klinisyenlerce kendi başına bir sorun olarak değil danışanın var olan başka sorunlarına bulduğu tehlikeli bir çözüm olarak değerlendirilir. Bir duygunun tıkanırcasına yiyerek, çok kısıtlı yiyerek ya da yediğini çıkararak ifade edildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Tedavide istikrarlı bir şekilde kişinin kararlarını, sorumluluklarını almasına izin verilmesinin yeme probleminin çözülmesinde fayda sağladığını görmekteyiz. Yine de bu bozukluğun nörobiyolojik bir yönü de vardır, ailede olması riski arttırsa da genetik kısmının sosyal öğrenmeyle mi olduğu bilinmemektedir.
Ailelerin suçlayıcı, denetleyici, müdahaleci olması problemin esas kaynağı olabilirken bu gibi tutumlar danışanın savunmacı olmasına, hissettiği baskıyla problemli davranışa daha fazla sarılmasına ve kendini koruyabilmek için de yalan söylemesine neden olacaktır. Yeme bozukluğu hayati sonuçları olabilen önemli bir rahatsızlıktır. Besinlerin dengesiz alınması insan hayatını tehdit etmektedir. Bu bozukluğa sahip bireylerin çevresi tarafından geçici bir hevese kapıldığı düşünülmemelidir. Yapılabilecek en iyi ve belki de tek şey -tedavi ekibi zaten konuya müdahale edeceğinden- ailenin konuya müdahale etmeden (yemek yedirmeye çalışmadan, denetlemeden, suçlamadan) danışanın tedaviye başlamasını sağlamaktır. Çünkü danışanlar kilo alacağını düşündükleri için tedavi olmak istemeyecektir.
Klinik Psikolog
Ömer Faruk Güzelgöz