Yeme Bozuklukları ve Diyet Hakkında Efsaneler
Yazar Olcay Barış • Diyetisyen • 5 Mart 2019 • Yorumlar:
Yeme Bozuklukları
Son yıllarda günümüzde sıkça duyduğumuz bir durum olan yeme bozuklukları; geçtiğimiz yıllara kadar sadece üst ve orta sosyo-ekonomik düzeyde bulunan, ergen ve genç kadınlarda görüldüğü düşünülen bir sağlık sorunuydu. Ancak günümüzde, yeme davranışı bozukluklarının toplumda oldukça geniş bir kesimini etkilediği görülmekte. Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde başlayan yeme bozuklukları gelişiminde, genetik yatkınlıkla birlikte ailevi ve toplumsal baskıların, katı kurallar ve davranışların, sosyal ve kültürel değişimlerin önemli rol oynadığı bilinmektedir.
Yeme bozuklukları 3 grupta toplanmaktadır.
1-Anoreksiya nervoza
2-Bulimia nervoza
3-Diğer yeme bozuklukları (binge eating: oburluk, gece yeme sendromu)
Yeme bozuklukları tedavisinde takım çalışması çok önemlidir. Uzman bir psikolog, gerektiğinde psikiyatr, diyetisyen ve doktor kontrolünde yardımlaşma gereklidir.
Anoreksiya Nervoza
Bu bireyler besin alımına, kiloya ve zayıflığa karşı hassastırlar. Genelde zayıf olmalarına karşın yemeği ve aç olduklarını reddederler. En çok ergenlikte görülmektedir. Bu kişilerde besinlere karşı olan duygu ve düşüncelerini değiştirme, bireyin normal vücut ağırlığına ulaşmasını sağlama ve bu durumun uzun süre korunabilmesi amaçlanır.
Bulimia Nervoza
Bu bireyler aşırı yeme alışkanlığı sonrası kilo almayı önlemek için uygunsuz davranış gösteren kişilerdir. Kusma, laksatif ilaç kullanma veya lavman ile yediklerini çıkarırlar. Genellikle tedavinin başlangıcında bir miktar ağırlık kaybetmek istediğini ifade ederler. Hastalara bilimsel beslenme eğitiminin verilmesi, besin ve beslenmeyle ilişkili yanlış inanç ve algıların silinmesini sağlamak amacıyla diyetisyenin sorumluluğundadır.
Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorders)
Tıkanırcasına yeme bozukluğu biz diyetisyenlerin en sık karşılaştıkları yeme bozukluklarından birisidir. Tedavideki ilk amaç tıkanırcasına yeme ataklarının önlenmesidir. Tıbbi beslenme tedavisinde normal beslenme eğitiminin de verilerek yanlış olan beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi hedeflenmektedir. Tıkanırcasına yeme bozukluklarında bireyin kendi kendine kontrol mekanizması geliştirmesi sağlanmalıdır. Diyet tedavisinin haftada 3-4 kez en 20 dakika süren yürüyüş egzersizi ile desteklenmesi önemlidir.
Sonuç olarak yeme bozukluklarında tıbbi beslenme tedavisi kilit rol oynamaktadır. Tedaviden sorumlu olan diyetisyen, tedaviyi bireyselleştirmeli, ekip içinde yer alan diğer profesyonellerle tedavi planını, uygulamalarını ve elde ettiği sonuçları paylaşmalıdır. Yeme bozukluğu olan bireyler diyet tedavisi değil, tıbbi beslenme tedavisi alması yönünde desteklenmeli ve diğer ekip üyeleri ile bu konuda birlik sağlanmalıdır.
Diyet Hakkında Efsaneler
YANLIŞ: Diyet yaparken öğün atlamak, aç kalmak kilo kaybı sağlar.
DOĞRU: Yapılan en büyük yanlışlardan biri aç kalarak ve öğün atlayarak kilo vermeye çalışmaktır. Fizyolojik olarak bu durum doğru değildir. Çünkü uzun süren açlıkta metabolizma hem yavaşlıyor hem de yeterli besin tüketilemediğinden vücut gerekli enerjiyi kas deposundan harcıyor. Dolayısıyla kas ve sıvı kaybı yaşanıyor. Aynı zamanda uzun süren açlığın etkisiyle vücut yediği her besini depolamaya çalışıyor. Önemli olan kas ve su kaybı değil, kaybedilen kilonun yağdan gitmesidir ve bunu için az az sık sık beslenme şarttır. 3-4 saati geçirmeden ara ve ana öğünlerden oluşan bir beslenme programıyla hem metabolizma hızlanır hem de yağ yakımı oluşur.
YANLIŞ: Tek tip beslenmek zayıflatır.
DOĞRU: Vücut için sağlıklı olan 4 ana besin grubunun (ekmek ve tahıllar, et ve et grubu, süt grubu, sebze ve meyveler) beraber tüketilmesidir. Tek tip besinin tüketildiği diyetler veya yaşam şekli sindirim sistemini bozuyor, vitamin ve mineral eksikliğine neden oluyor. Tek tip beslenmenin zararları halsizlik, baş ağrısı, saç dökülmesi başta olmak üzere uzun vadede bazı besin öğelerinin yetersizliğini doğuruyor, sosyal yaşantıyı olumsuz yönde etkiliyor.
YANLIŞ: Akşam 18.00 den sonra hiçbir şey yenmemelidir.
DOĞRU: Sağlıklı beslenme için temel kural yemeğin ne zaman yenildiğinden çok ne kadar yenildiğidir. Düzenli bir beslenmede kahvaltıyla başlayan bir öğünün arkasından ana ve ara öğün yapmak ve yatmadan iki saat önce öğünü sonlandırmak yeterlidir. Beslenme bireye özgüdür ve her bireyin yatış saati farklı olabilir. Gece 01.00 de yatan bir birey için 18.00’den sonra bir şey yememek kan şekerini düşürücü etki gösterecektir.
YANLIŞ: Metabolizmam yavaş o yüzden kilo veremiyorum.
DOĞRU: Bazal metabolizmamız, dinlenirken yaktığımız enerji miktarı genelde yaş ve kiloyla bağlantılıdır. Fazla kilolu insanların metabolizmaları daha hızlıyken yaş faktörünü incelediğimizde ilerleyen yaşlarda metabolizma yavaşlar. Ve yapısal olarak da bazı insanların metabolizması son derece yavaş olabilir. Örneğin iyi çalışmayan bir tiroid bezi enerji tüketimini azaltır, kilo vermeye direnç gösterir fakat bu durum kişinin hiç kilo veremeyeceği anlamına gelmez. Bu durumda ya alınan kaloriyi biraz daha azaltmak ya da enerji harcamasını daha çok arttırmak gerekir.
YANLIŞ: Zayıflamak için hiç karbonhidrat tüketilmemelidir.
DOĞRU: Dengeli bir beslenme için karbonhidratlar olmazsa olmazlardır. Bu noktada çözüm hiç tüketmemek değil sağlıklı karbonhidratlara yönelmektir. Karbonhidratlar basit ve kompleks olmak üzere ikiye ayrılır. Günlük beslenmenizde basit karbonhidratlar yerine (şeker, tatlılar, meyve suyu, beyaz ekmek vb...) kompleks karbonhidratlara (tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, meyve, kurubaklagiller vb...) yer vermeniz oldukça önemlidir. Böylece hem kan şekeri dengelenmiş olur hem tokluk hissi sağlanmış olur.
YANLIŞ: Sabah aç karnına limonlu-sirkeli su içmek zayıflatır.
DOĞRU: Hiçbir besinin bilimsel olarak yağ yakıcı bir özelliği yoktur ancak içeriğindeki maddelerle metabolizmayı hızlandırabilirler. Bir süre sonra mide asidini arttıran limonlu- sirkeli su mide hassasiyetine yol açabilir. Fazla tüketildiğinde midede ülser, gastrit gibi hastalıkların çıkmasına sebep olabilir. Zayıflama sadece dengeli bir diyet ve egzersizle mümkündür.