Yeme Bozuklukları

Yazar Gülce ŞahinPsikolog • 25 Aralık 2019 • Yorumlar:

Bireylerin yemek yeme, kilo alımı ve verimi üzerine aşırı bir uğraş halinde oldukları bozukluklar vardır. Bunlar arasında en çok bilinenler anoreksiya nevzora ve bulimiya nevrozadır. Belirtilerin daha çok 10-20 yaş aralığında ortaya çıktığı bilinmektedir. Araştırmalar yeme bozukluklarının kadınlarda erkeklere oranla on kat daha fazla görüldüğünü göstermektedir. Ayrıca genetik etkenlerin hastalığın oluşmasında etkisi olduğu, aile içi sorunların fazla olduğu kişilerde daha çok rastlandığı görülmüştür. Yeme bozukluğuna en çok eşlik eden psikiyatrik bozukluklar; majör depresyon, anksiyete (bunaltı) bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluklardır. Yeme bozuklukları en ölümcül ruh sağlığı bozukluklarıdır.

Anoreksiya nevrozada, kişi kilo alma korkusuyla yemek yemekten kaçınması sonucu, olması gereken kilodan %15 oranında daha zayıftır. Kendisini gerçek dışı bir şekilde kilolu algılar ve kilo almamak için yemek yemez. Bazen bu kişilerde yemek yeme sonrası kusma davranışı da görülebilir.

Bulimiya nevroza aşırı yemek yeme, kilo alma ve alınan kiloyu engelleme davranışlarıyla seyir gösteren bir bozukluktur. Kişiler ya normal kilodadır ya da normal kilolarının biraz üstündedirler. Aşırı şekilde, tıkanırcasına yemek yer ve sonrasında suçluluk ve hatta kendinden iğrenme hissiyle kusma davranışı gösterirler. Anoreksiya nevroza ve bulimiya nevrozayı birbirinden ayıran tek şey anoreksiya nevrozada kişinin normal kilosunun altında olmasıdır.

       Bağlanma kuramına göre; çocuk güvensiz bağlanma sebebiyle kendi değeri konusunda düşünür, kendi kontrolünü yemek yeme ve yemememe davranışıyla elde etmeye çalışır. Bu kişilerin çoğunlukla bebeklik dönemlerinde bakım verenleri tarafından yeterli sevgiyi görememiş ve ihtiyaçları yeterli düzeyde karşılanmamıştır. Bebek için ihtiyaç duyduğunda birincil bakım vereniyle temas kurabilmesi oldukça önemlidir. Yeme bozukluğu olan kişiler güvensiz, kaçıngan, kaygılı ve kararsız bir bağlanma şekli gösterirler. Yapılan bazı çalışmalarda yeme bozukluğu olan bireylerin hastalıkları doğrultusunda anne ve çevreleriyle daha yakın bir ilişki kurdukları görülmüştür. Kişi zayıflığı veya kusuyor olması sebebiyle daha fazla bakım ve sevgi alabiliyordur.

        Yeme bozukluğu görülen kişilerde güvensizlik, değersizlik ve yetersizlik hisleri de vardır. Psikanalitik açıdan kişinin çok zayıf olmayı dilemesi ve bunun için aşırı bir çaba sarf ediyor olması çocukluk çağında yaşanan gerçek ya da fantezi dünyasında gerçekleşen travmatik cinsel bir deneyim olduğunu gösteriyor olabilir. Kişi cinsellikle ilgilenmez, bir cinselliği yokmuş gibi davranır ve cinselliğine ait olan özellikleri bilindışı olarak yok etmeye çalışır. Bu kişilerde adet dönemlerinin düzensizliği de göze çarpar. Kişinin vücut yapısı bir çocuk gibi görünecek kadar zayıflaması, anneyle olan bağın koparılmak istenmemesi olarak da yorumlanabilir. Bu kişilerin aile patolojilerinde çocuğun özerkliğini engelleyici bir tutum olduğu tahmin edilmektedir.

       Anoreksiya nevroza ve bulimiya nevroza bozukluklarını keskin bir çizgiyle birbirinden ayırabilmek mümkün değildir. Anoreksik bir bireyin geçmişinde bulimiya nevroza  bulguları, bulimiya nevroza teşhişi konan bir bireyin geçmişinde de anoreksiya nevroza bulguları olabilir.

        Anoreksiya nevrozada kilo yitimi fazlaysa antidepresan ilaç kullanımının yan etkileri fazla ve rahatsız edici olabilir. Yapılan çalışmalarda antidepresanın çok fazla olumlu bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Kişi rahatsızlığı doğrultusunda hayati bir risk altındaysa, kısa süreli hastaneye yatışı gerçekleştirilebilir, sonrasında ayaktan tedaviye devam edilebilir. Bulimiya nevroza da ise tıkanırcasına yemek yeme isteği bazı antidepresanlarla belli ölçüde engellenebilmektedir.  Bireysel psikoterapi oldukça önemlidir.  Terapötik ilişkinin temeli güven ilişkisinin kurulması ve danışanın desteklenmesi üzerine kuruludur. Özellikle yeme bozukluğu olan ergenlerde aile terapisi, daha kapsayıcı ve kısa süreli bir çözüm olabilir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)