Yeterince İyi Anne Misiniz?
Yazar Esma Seda Sönmez • Psikolog • 31 Mayıs 2021 • Yorumlar:
Annelik, tüm dünyada kutsal olduğu kabul edilen hem insanoğluna hem de hayvanlara özgü bir durumdur. Ancak anneliğin ne gerektirdiği ve sınırları tam olarak belli olmamakla birlikte tüm insanlık bunun üzerine tarih boyunca düşünmüşlerdir. ‘Yeterince iyi anne miyim?’ bu soru aslında farklı şekillerde çevre tarafından anneye sıkça yöneltilir. Bazen kadının anneliği ‘sütün geliyor mu?’ bazen ‘bu çocuk hala konuşmuyor mu?’ bazen de ‘işe gidiyorsun ama bu çocuğun annesinden uzak kalması onu kötü etkilemez mi?’ gibi sorularla sınanır. Aslında bu ve benzeri sorular anne ve babanın da aklını daima kurcalar ve kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açar. Sahi mükemmel olmak varken yeterince iyi olmak eksiklik midir? Çoğunuz bilirsiniz bir işi mükemmel yapmaya çalıştıkça ya ayrıntılara boğulur o işi bitiremeyiz ya da dört dörtlük olmayacağını anladığımızda o işi yarım bırakırız. Aslında ebeveynlik de bu kadar olağan bir durumdur ne kadar mükemmel olmaya çalışsak da ayrıntılara boğulur ve her zaman bizim yapabileceğimizden çok daha iyi seçenekler olduğunu fark edip umutsuzluğa düşeriz. Bu seçenekler bazen çocuğa en iyi, en kaliteli eşyaları almak, bazen en iyi okullara göndermek bazen de her isteğine cevap verebilecek durumda olmak olabilir. Bu durum her zaman maddi de olmak zorunda değildir; çocuğunuzun tüm gün sizinle oyun oynamak istemesi, sizden ayrı kalmak istememesine de tam anlamıyla yanıt vermekte güçlük çekersiniz. Çocuk psikanalisti D.W.Winnicott’un da dediği gibi ‘sağlıklı bireyin yaşamının karakteristikleri olumlu özellikler kadar korkular, duyguların çatışması, kuşkular, hayal kırıklıklarıdır.’ Her ne kadar biricik çocuğumuzu dış dünyanın olumsuzluklarından koruyup mümkün olduğunca iyiliklerle kucaklamak istesek de gerçek dünyada tüm bunlar iç içe geçmiştir ve çocuğumuzun da bu dünyaya eninde sonunda uyum sağlaması gerekmektedir. Peki bunun olumsuz etkileri ne olacak dediğinizi duyar gibiyim.. işte belki de bunu tam olarak anlayabilmek bize ‘yeterince iyi anne ve baba’ olma konusunda da yardımcı olur. Kadın, doğumdan itibaren ilk birkaç ay kendini bebeğine adar. Ancak annenin, küçük bebeğine tam zamanlı annelik yapmasının yanı sıra bir iş hayatı, eşi ve diğer çocuklarına ayırması gereken bir hayatı da vardır. Bu sebeplerden dolayı anne, zamanla eski düzenine geri dönmek ve bebeğine artık daha az zaman ayırmak durumundadır. Bu durum belki kulağa olumsuz gibi gelebilir ama aslında bebeğin dış gerçekliğe uyum sağlaması açısından gereklidir. İlk aylarda hemen beslenen bebek birkaç ay sonra annenin onu beslemesini beklerken zihninde annesini ve sütünü hayal ederek tatmin olmaya çalışır ve ağlama eşiği zamanla uzar. Bu aynı bizim kendimizi işlerden bunalmış hissettiğimizde gittiğimiz en güzel tatilimizi düşünüp bir süreliğine rahatlamış hissetmemiz gibidir. Tüm bu zihinsel meşguliyet ve tasarımlar bebeğin ileriki zamanlarda kendi başına/yalnız kalabilme kapasitesi geliştirmesi açısından çok önemlidir. Aynı şekilde zihninde kurduğu bu temsillerle bebeğin yaratıcı kapasitesi de gelişmeye başlar. Unutmayalım hiçbir buluş eksikliği hissedilmeden tasarlanmamıştır! İşte böyle sevgili anne ve babalar mükemmel olmaya çalışmak yerine yeterince iyi olabilmek belki de ihtiyacımız olan.. Haftaya görüşmek üzere sevgiyle kalın