Yetişkin Bağlanma

Yazar Bedia KaracaPsikolog • 13 Ocak 2022 • Yorumlar:

Bağlanma bebek ve birincil bakım veren arasındaki duygusal bağa denir.Bebek doğar doğmaz bağlanmak için birini arar ve sıkı sıkıya ona bağlanmak ister. Bebekler bu bağlanma sürecinde birincil bakım veren ile özel bir bağ kurar (Sadock, Sadock and Ruiz, 2016). Bağlanma teorisini İngiliz psikanalist Bowlby’nin çalışmalarında boy göstermeye başlamıştır. Bowlby’nin bağlanma teorisi, bebeklerin ve küçük çocukların temel bakım vericileriyle (genellikle anne) ilişkilerinin gelecekteki yaşantılarında etkin rol oynadığını ifade eder. Bebek ile bakım vere arasındaki ilişki ilerleyen dönemlerdeki gelişimi ve kişilik işlevlerinde rol oynar. Bireyin erken çocukluk döneminde birincil bakım veren ile sorunsuz bir şekilde ilişki kurması bağlanmayı olumlu yönde etkilemektedir. Bowlby (1973) bağlanma teorisinde üç önermeden bahseder. Bunlardan ilk önerme bir birey gereksinim duyduğunda bağlanma figürünü bulabileceğinden emin olduğunda, herhangi bir sebepten ötürü böyle bir güvene sahip olmayan birinden daha az kaygıya eğilimli olacağıdır. İkinci önerme ise bu güvenin geliştiği hassas dönem içinde bağlanma figürlerinin mevcudiyetine olan güveni ya da yokluğu ifade eder. Bu bebeklik, çocukluk, ergenlik dönemlerinde yavaş yavaş inşa edilir ve bu beklentiler ne olursa olsun, hayatın geri kalanında nispeten değişmeden kalmaya eğilimlidir. Üçüncü önerme gerçek yaşam deneyimleri ile ilgilidir. Bireylerin toyluk yıllarında gelişen bağlanma figürlerine erişebilirlik ve yanıtlanabilirliğinin çeşitli beklentilerine, bireylerin gerçekten sahip oldukları varsayımıdır (Bowlby, 1973). Ainsworth ve diğerleri, annenin bebeğin yaşamının ilk yılındaki sinyallerine ve ihtiyaçlarına duyduğu duyarlılığın bağlanma adına önemli önkoşul olduğunu öne sürmektedir. Bebeklerinin ağlamasına cevap vermede yavaş veya tutarsız olan anneler ya da sürekli olarak bebeğe zorla müdahale eden anneler daha fazla ağlayan kaygılı/kararsız çocuklara neden olurlar. Anne sürekli olarak bebeğin fiziksel temas kurma girişimlerini reddederse bebek ondan kaçınmayı öğrenebilir (Hazan ve Shaver, 1987). Yapılan bir araştırmada bebeklerin, anneleri tarafından yalnız bırakılma stresiyle başa çıkma biçiminde farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Güvenli bir şekilde bağlanmış olan bebeklerin çoğunluğunun, annelerinin yokluğunu fark edip büyük tepkiler vermedikleri anneleri döndüğünde sıcak, rahatlamış bir şekilde anneyi çabucak kabul ettikleri gözlenmiştir. Kaygılı-kararsız bebeklerin annelerinin gidişini proteste edip ağladıkları, anneleri döndüğünde zor sakinleştikleri ve öfkeli oldukları gözlenmiştir. Çekingen olarak adlandırılan üçüncü grubun annelerinin ayrılmasından rahatsız olmadığı, fiziksel sarılma ya da rahatlama arayışında olmadıkları gözlenmiştir (Cooper, Shaver and Collins, 1998). Hazan ve Shaver (1987)’de yetişkin bağlanmasını iki boyutlu bir ölçek ile ele almıştır. Araştırmalarının başlıca konusu bebek bağlanma stillerindeki olası farklılıkların yetişkinlerin bağlanma stillerinin belirleyicilerinden olduğudur. Hazan ve Shaver (1987) yetişkin bağlanmasını önceki yıllarda yapılan çalışmalardan yararlanarak üç kategoride ele almıştır; güvenli, kaygılı/kararsız ve çekingen. Bağlanma teorisi, bebeklik ve çocukluk döneminde, destek ve güven duygusu uyandırıcı, çocuğun isteklerine cevap vermede tutarsızlık taşıması, endişe, uyanıklık ve öfke uyandırması veya çocuğa karşı soğukluk, reddetme gibi temel bağlanma figürleri ile yapılan etkileşimlerin altını çizmektedir (Cooper, Shaver and Collins, 1998). Bunlardan hareketle güvenli bağlanan yetişkinlerin, kendilerine güvenen, sosyal olarak yetenekli, romantik ortaklarla yakın ilişkilere açık, ilgilenen, nispeten istikrarlı ve tatmin edici uzun vadeli ilişkiler kurması muhtemeldir. Kaygılı-kararsız yetişkinlerin ise kendine güvenmekten yoksundurlar; reddedilme ve terk etme konusunda endişeli; güvenilmez olarak algılanan ilişki ortaklıklarında kıskançlık ve öfke nöbetlerine eğilimlidir; tehlikelerine rağmen romantik ilişkilere girmeye heveslidirler ve bu kişilerin uygun olmayan samimi sert açıklamalara katılma, hızlı ve belki de rastgele aşka düşme sık sık ayrılma yeniden birleşme yaşama olasılığı yüksektir. Çekingen yetişkinler ise yakın ilişkilerle ilgili olabilirler ya da olmayabilirler, ancak yine de yakınlıktan rahatsızlık duyarlar, uzun süreli romantik ilişkilere dahil olmaktan çekinirler, kendini açıklamaktan rahatsız olurlar ve nispeten engellenmiş hissederek sosyal olarak vasıfsızlardır (Cooper, Shaver and Collins, 1998).Kaygılı/ kararsız bir bireyle ilişki kurmaya çalışan güvenli birey kendini zorlanmış hissedebilir ya da çekingen bir kişi güvenli partnerinin endişeli davranmasına neden olabilir. İlişkilerin yalnızca kişilik değişkenlerinde tahmin edilebilmesinin ötesinde nedensel etkileri olan karmaşık ve güçlü olgular olduğu göz ardı edilemez (Hazan ve Shaver, 1987). Sonraki yıllarda Bartholomew ve arkadașları (1991) yetişkin bağlanmasına yönelik Bowlby’nin teorisi üzerinden yola çıkarak iki tip içsel çalışma modeli öne sürdü. Bireyin kendi içsel benlik modeli ve başkalarının içsel modeli üzerine araştırma yapan bu teoride her bir içsel model pozitif veya negatif olarak ikiye bölünerek dörtlü bağlanma modeli oluşturulmuştur. Dörtlü bağlanma modeli bireylerin bağlanma biçimlerini güvenli, saplantılı, kayıtsız ve korkulu bağlanma başlıklı dört örüntü şeklinde ele almıştır. Güvenli bağlana bireyler bir değerlilik (sevilebilirlik) duygusu taşıyarak karşısındaki insanlara karşı genellikle duyarlı ve kabul edicidirler (Bartholomew ve Horowitz,1991). Bu bireylerin benlik saygıları yüksektir ve karşılarındaki kişilerle paylaşımda bulunmaktan rahatsız olmazlar (Çalışır, 2009). Saplantılı bağlanmada birey kendini değersiz ve sevilmez görürken karşısındaki bireylere yönelik olumlu değerlendirmelere sahiptir (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Bu bireyler karşısındakinden onay beklemektedirler. Korkulu bağlanan kişi başkaları ile yakın ilişki kurmaktan kaçınır. Hem kendini hem de karşısındaki bireyi olumsuz değerlendirir. Başkaları tarafından reddedileceği duygusunu taşır. Güven duygusu taşımaz (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Kayıtsız bağlanan yetişkinler kendini değerli ve sevilebilir görürken karşısındaki bireye karşı olumsuz değerlendirmeye sahiptirler. Bu insanlar yakın ilişkilerden kaçınarak hayal kırıklıklarına karşı bağımsızlıklarını ve kendilerini korurlar (Bartholomew ve Horowitz, 1991).

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)

Yazar

Bedia Karaca

Psikoloji Uzm. Kl. Psk.

Randevu al