Yetişkinlerle Oyun Terapisi
Yazar Gülcem Yıldırım • 10 Ocak 2019 • Yorumlar:
Psikoterapi çocuklukla bugün arasında kurulan bir bağ, bir köprüdür. Bebek dünyaya geldiği andan itibaren her şeyi zihnine kaydeder. Olumlu ve olumsuz bütün duyguları ve bilgileri kaydeden insan beyni asla hiçbir şeyi unutmaz. Ayrışma bireyleşme dediğimiz ortalama 18-24 ayı kapsayan dönemde çocuk annesiyle ayrışamamışsa annenin duygularını da kaydeder. Böylelikle yetişkin bir kişi olduğunda bireyin içinde konuşan pek çok ses duyma olasılığı yüksek olacaktır. Süreçte bu sesler birbirine paralel sesler olabildiği gibi birbirinin tam zıddı sesler de olabilmektedir. Çok basit bir şekilde bir kıyafet seçiminde bile kişi böylelikle bir tercih yapamamakta, yiyeceği yemekten seçeceği hayat arkadaşına kadar uzanan bir kararsızlık yumağının içinde dönüp dolaşıp durmaktadır.
Yetişkinlere psikoterapi yaparken onların çocuk taraflarıyla konuştuğumu her zaman aklımda tutarım. Yetişkin bir kişi terapiye geldiğinde yeterince derinleşmişse çocuksu ve basit konuşmalar başlar. Benim için çocuklar her zaman bir yol gösterici, oyunlarıysa yetişkinlerle oynayacağımız psikoterapi oyunlarında bir rehber niteliği taşımıştır.
Çocuklar seansa ilk geldiklerinde çoğu zaman tedirgin ve ne olacağından habersiz sizi izlerler. Bazıları çok çabuk ilişki kurup hemen odayı ve oyuncakları keşfe başlarken, bazıları önce sizi sonra odayı keşfetmeye çalışır. İlk seanslarda oyununa sizi hemen dahil eder bazı çocuklar, bazıları size güvendikten sonra sizinle oynamayı tercih ederler. Yetişkinler de böyledir. Terapiye ilk kez gelen bir danışan bazen çok tedirgin, sizin duygularınızla çok fazla ilgilenip sizi keşfetmeye çalışırken, bazı danışanlar sizden bağımsız bir oyun kurup sizi dışarda tutmayı tercih ederler. Bazıları çok kolay ilişki kurup hızlı bir şekilde bağlanırken, bazı danışanlar aylarca size güvenip güvenmeyeceğini çek eder.
Çocuğun ihtiyacı öncelikli olarak fiziksel olarak korunaklı bir yerde olmaktır. Çocuklar kapalı yerlerde oynamayı çok sever, yetişkin bireyler de durum çok benzerdir. Yetişkin bir danışan duygusal bir sığınak ister. Terapi odası yetişkin bir danışan için oldukça iyi bir sığınaktır, Terapistin duygusal olarak danışanla kurduğu ilişkide verdiği güven duygusu danışan için çok önemlidir. Danışan terapistine ve terapi odasına güvenmek ister, tabiri caizse çocuk deyimiyle bir parça da sığınmak ister.
Çocuklar oldukları gibi kabul edilmek isterler. Burnundan akan sümüğe terapistin aldırmamasını isterler mesela, yanlış bir şey yaptığını düşündüğünde terapistin onu yanlış yaptığı şeyle kabul etmesini isterler mesela. Yetişkinler de çocuklar gibi seans odasında kendileri olmak ister. Dışarda yeterince rol yapan, gerçek kendiliğini yaşayamayan, içindeki iyi ve kötülerle kabul edilmeyen birey terapi odasında kabul edilmek ister. Yaptığı hatalarla, yanlışlarla olumlu ve olumsuz duygularla terapistinin onu kabul etmesini ister.
Çocuklar tutarlı bir terapist ister oyun odasında, terapistin söylediği ya da yaptığı davranışlarda aynı olmasını ve değişmemesini ister. Yetişkinlere baktığımızda yetişkin bir danışan da kendi iç yolculuğunda tutarlı bir terapistle yol almak ister. Değişen, tepkilerini ve davranışlarını kestiremeyeceği bir terapiste iç dünyasını açmakta zorlanır çoğu zaman.
Oyun oynarken bazen başarısız olur çocuk, başarısızlığında hissettiği üzüntüye, öfkeye, hayal kırıklığına izin vermenizi ister. Bu duyguların gerçek olduğunu bilir. Her zaman başarılı olamayacağını, bazen hayal kırıklığı, bazen mutsuzluk, bazen öfke yaşayacağını birinin ona öğretmesini ister sabırla. Oyun odasında terapist çocuğun gerçek hayatla temas kurmasına da yardımcı olur. Yetişkin terapistinde de benzer durumlarla karşılaşırız çoğu zaman. Gerçeklikle yüzleştiği zaman danışan bazen çok canı yanar, bazen başarısız olur, bazen yalnız hisseder, bazen de çaresiz. Bunlar gerçek duygulardır. Gerçek hayat böyledir. Terapist danışan bunlarla yüzleştiğinde danışanın duygusunu değiştirmeye çalışmaz, danışanın duygusunu yaşamasına izin verir. Sessizce dinler ve bekler.
Çocuklar oyunun içinde bana her zaman her şeyi bilemediğimi öğretirler. Neyi nasıl yapacağımı onlar tarif ederler. Bazen gittiğim yoldan beni çevirip bu oyunda bana şunu söylemeni istiyorum derler. Çocuk bana onunla nasıl ilişki kuracağımı öğretir. Her çocuk farklı bir dünyadır, ne kadar çok çocukla oyun oynarsam oynayayım hiçbir zaman aynı oyunu ikinci bir kez tekrarladığım olmamıştır. Yetişkin terapileri de öyledir, birbirine çok benzeyen iki danışan asla seansta aynı şeyleri anlatmaz, hikayesi birebir aynı olsa bile. Her insan farklıdır, bildiğim ve bilmediğim çok şey var. Süreçte çocuklar bana öğretmeye devam edecek.