Yoğun Alkol İçimi İle İlişkili Zihin ve Davranış Sorunları
Yazar Şakir Özen • Psikiyatrist • 6 Nisan 2020 • Yorumlar:
İnsanlar içinde “etil alkol” bulunduran içecekleri keyif verici ve stres azaltıcı bir içecek olarak yüzyıllardır tüketmektedir. Tüketim oranları ülkelere göre değişmekle birlikte çoğu ülkede sağlık sorunlarına yol açacak kadar içildiği de bir gerçektir. Yoğun alkol içimi başta karaciğer ve beyin olmak üzere bir çok önemli organda geri döndürülmesi çok zor hasarlar oluşturmaktadır. Sağlık sorunlarından başka; adli -yasal sorunlar, ailenin ihmali ve şiddet davranışları, işyeri sorunları, ekonomik sorunlar vb bir dizi sorunun daha ortaya çıkması neredeyse kaçınılmazdır.
Psikiyatrik açıdan baktığımızda alkol alımının süresine ve yoğunluğuna göre ortaya çıkan klinik belirtiler değişebilir. Bazen olduğu gibi; bir sıkıntı durumunda, bir kutlamada ya da bir düğünde kısa süre içinde yoğun alkol alınması alkol zehirlenmelerine yol açabilir. Bu kişiler ayakta durmakta ve yürümekte zorlanır, konuşmaları anlaşılmaz olabilir, küfür ve hakaret içerebilir. Ayrıca düşmeler, kavgalar, yaralanmalar olabilir, hatta ani karın ağrısıyla kendini belli eden pankreas iltihabı gelişebilir. Bu kişinin tedavisi kanındaki alkol oranının güvenli bir şekilde azaltılması için, güvenli ortama alınması, gerekliyse damardan sıvı verilmesi, kalp atım sayısının ve tansiyonunun ölçülmesi, kusma riski varsa nefes borusuna kusmuk kaçmaması için yan yatırılması gerekir. Koma durumu varsa, uyandırılamıyorsa, sözlü iletişim kurulamıyorsa o kişi acil servise kaldırılmalıdır.
Uzun yıllar alkol içen kişilerde; dalgınlık, unutkanlık, saldırganlık, suçlayıcılık, şüphecilik, kıskançlık, uyku ve iştah sorunları ortaya çıkabilir. Alkol kullanımına bağlı yıllar içinde gelişen; ekonomik zarar görme, boşanmalar, aile bireylerince dışlanma, yalnızlaşma ve terk edilme, bunlar sonucunda da çevreye karşı saldırganlık ya da depresyon ve intihar girişimleri görülebilmektedir.
Tedavinin başarılı olmasınin ilk şartı; alkolden hem bedensel, hem ekonomik, hem ailesel, hem de sosyal açıdan zarar gören kişinin bunların farkında olması ve kurtulmak istemesidir. Yakınlarının tehdit ve zorlamalarıyla tedavi ortamına gönülsüz / zorla getirilmiş kişilerin tedavisi yüz güldürücü sonuçlar vermemekte, tedavi ortamından çıkar çıkmaz alkol alımına başlamaktadırlar. Bu tip çıkmaz sokakta kalınma durumlarında; aile bireyleri tutumlarını netleştirmeli, kararlı olmalı, iyi niyetlerinin kötüye kullanılmasına kapı açmamalı, net ifadelerle kendi düşüncelerini ifade etmeliler. Sonuç olarak; aile ve arkadaş çevresinin tutumu da tedavi sürecinin olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasına katkı yapmaktadır diyebiliriz.
Tedavide çeşitli yöntemler ve çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır. Alkol almanın arka planında depresyon, bipolar bozukluk, sosyal kaygı bozukluğu, yeme bozukluğu, uyku bozukluğu vb hastalıklar varsa öncelikle bunlara yönelik tedavi düzenlenir. Tansiyon yüksekliği, kalp-damar hastalığı, şeker hastalığı, şişmanlık, solunum problemi, karaciğer yetmezliği, epilepsi vb bedensel sorunlar varsa, hastanın ilgili bölümlerce muayenesi ve tedavisi istenir. Alkol özlemini azaltan ilaçlar, yoğun içmeyi önleyen ilaçlar ve alkolle beraber alındığında rahatsızlık veren ilaçlar tedavilerde sık kullanılmaktadır. Sporla yada bir hobiyle meşgul olmak, çevre ve yaşam tarzı değişikliği yapmak gibi çabalar da faydalı sonuçlar doğurabilir.