Yüksek Proteinli ve Yağlı Beslenmenin Metabolik Sendrom ile İlişkisi
Yazar Oya Abalar Akça • 4 Nisan 2023 • Yorumlar:
Vücudun neye ihtiyacı var ise onu yemek isteriz.
Yüksek şekerli ve karbonhidratlı besinleri fazla tüketmek insülin salınımını bozarak metabolik sendrom yarattığını bundan önceki yazılarımda açıklamıştım. Bu besinler hele ki saf ve posasız olduğunda (beyaz ekmek, pirinç, mısır, nişasta v.b) gibi besinler ise çok hızlı sindirilip, çok hızlı kana geçerek kan şekerini çok hızlı yükseltir. Bu insülin hormonunun da fazla salgılanmasına yol açarak metabolik sendroma neden olur.
Bu tür besinleri eğer yemek zorundaysak beraberinde proteinli maddeler yendiğinde daha yavaş emilebildiğini kan şekerinin ani yükselmesinin engellenebileceğini söylemiştik.
Proteinli besinlerin kan şekerinin yükselmesini engellediğini söylüyoruz. Hal böyleyken nasıl oluyor da fazla yağlı ve proteinli bir beslenme tarzı insülin salınımının artmasını sağlayarak metabolik sendroma daha da ötesi şeker hastalığına (diabetes mellitus) neden olabiliyor? Örneğin sadece et yedirip akabinde 1, 2, 3, 4’üncü saatlerde kan şekerini kontrol etsek, 1. ve 2. saatlerde yükselmediğini, 3. ve 4. saatlerden sonra yükselmeye başladığı görülür. Üstelik et, peynir ve yumurta gibi yüksek proteinli gıdalarda karbonhidrat miktarı = 0 olmasına rağmen. İçeriğinde karbonhidrat olmadığı için de insülin hormonu ile hiç etkileşmediği zannedilir. Oysa ki bir önceki yazımızda çok yüksek yağlı ve proteinli beslenen insanların daha fazla şeker hastalığı riski olduğundan söz etmiştik.
Bütün besinler yendikten sonra sindirim kanalına gelir (mide ve bağırsaklara). Burada sindirilmek için bir takım enzim ve hormonlar salgılanır. Bu hormon ve enzimler birbirleri ile etkileşim halindedir. Şöyle de diyebiliriz; bir hormon salgılandığında diğer hormonların salınımını da artırabilir veya diğer hormonların salınımlarını durdurabilir de.
Sindirim kanalından salgılanan hormonlar insülin hormonu ile de etkileşim halindedir. Yoğun yağlı ve proteinli besinler sindirim kanalından geçerken GİP (Gastrik inhibitör peptit )adı verilen bir hormon salgılanır. Bu hormon insülin ile etkileşerek insülin salgısını artırır. İnsülin hormonu artınca kan şekeri düşer. Canımız tatlı ister. (Örnek: Balıktan sonra tatlı sunulması veya kebabın şıra ile servis yapılması yemek kültürümüze de yansımıştır.)
Canının istemesi vücudun ihtiyacını gidermek içindir. Şöyle vücudun neye ihtiyacı var ise onu yemek isteriz.
Böyle ise nasıl içeriğinde karbonhidrat miktarı = 0 olan bir besin grubunun şeker hastalığı oluşturabileceğine değinmiş olduk.
Yüksek proteinli ve yağlı besinlerin kan kolesterol ve yağlarına etkilerine daha sonraki yazılarımızda değineceğim.