Yüz Dolguları
Yazar Yusuf Can • Kulak Burun Boğaz Doktoru • 2 Nisan 2019 • Yorumlar:
Doğal bir süreç olarak yaşlanma, çeşitli etkenlerle birlikte tüm insan vücudunda ama en çok da yüz bölgesinde kendisini göstermektedir. Yaşlanmanın etkisiyle birlikte; mimik kaslarının sürekli çalışması, çevresel etmenlerin etkisi, yerçekimi, sigara kullanımı gibi etkenler sonucunda ciltteki hyalüronik asit üretimi ve cilt altı yağ tabakası azalmaktadır. Ciltte kolajen lifler gibi bazı yapısal elemanlarda da azalma meydana gelmesiyle, sarkmalar ve kırışıklıklar ortaya çıkmaya başlamaktadır. Yüz dolguları, yüz bölgesinde zamanın olumsuz etkilerinin, başka faktörlerle birlikte oluşturduğu sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla gerçekleştirilen uygulamalardır. Yüz dolgularının zararlı olup olmadıkları konusuna ise, temel olarak nasıl maddeler olduklarına ve uygulama çeşitlerine kısaca değinerek cevap vermek mümkün olacaktır.
Yüz Dolgusu Nedir?
Canlılığını ve elastikiyetini kaybeden ciltte meydana gelenkırışıklıkların, sarkma ve izlerin gidermesi, bazen de cilt dokusuna şekil veya hacim vermek amacıyla cilt altına enjekte edilerek uygulanan, geçici, kalıcı ya da yarı kalıcı maddelere yüz dolgusu adı verilmektedir.
Dolgu maddeleri, kırışıklık gözlemlenen hatlara, şekil verilmek istenen bölgelere ve doktor tarafından uygun bulunan alanlara, ince bir iğne veya ucu künt yapıdaki kanüller yardımıyla küçük miktarlarda enjekte edilebilmektedir. Böylece enjekte edilen dolgu malzemeleriyle,kolajen ve elastin liflerinde meydana gelen bozulma ve çökmelerin giderilmesi için cilt desteklenmektedir.
Ortalama 20-30 dakika içerisinde enjekte edilebilen yüz dolguları, sonucu hemen far edilebilen uygulamalardır. Yüz dolguları, kırışıklık ve yaşlanma çizgilerinin yok edilmesi amaçlarının dışında, dudak ve yüz bölgelerinin biçimlendirilmesinde de etkili olan işlemlerdir.
Yüz Dolgusu Çeşitleri Nelerdir?
Estetik amaçla kullanılan yüz dolguları temel olarak şu 3 çeşit uygulamaya sahiptir:
-Geçici Yüz Dolguları
-Yarı Kalıcı Yüz Dolguları
-Kalıcı Yüz Dolguları
Geçici yüz dolguları arasında, dünya üzerinde en yaygın kullanıma sahip olanı; hyalüronik asit dolgulardır.
Hyalüronik Asit Geçici Yüz Dolguları
Hyalüronik asit, insan vücudunda doğal olarak zaten bulunmakta olan bir maddedir. Ciltte ideal nemin sağlanması ve hacmin korunmasından sorumlu olan hyalüronikasitin 1/3’ü, her gün yıkılarak yeniden yapılmaktadır. Ancak yaşlanma sürecinde, vücudumuz tarafından doğal olarak üretilen hyalüronik asit belirgin bir biçimde azalmakta ve her gün yıkılıp yeniden yapılması mümkün olmamaktadır. Bu bakımdan daha hassas hale gelen ciltte hyalüronik asit miktarında azalma meydana gelmesiyle, su tutma kapasitesi azalmakta ve cilt elastikiyetini kaybetmektedir. Ciltte pek çok fonksiyona sahip olan hyalüronik asit, geçici yüz dolgusu uygulamalarıyla cilde geri kazandırılabilmektedir.
İnsan vücudunda doğal olarak bulunan hyalüronik asit yüz dolgusu uygulamalarının özelliklerini şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
-Hyalüronik asit yüz dolgusu uygulamaları, FDA tarafından onaylı bir uygulamadır.
-Hyalüronik asit, hayvansal içerik taşımayan, enjekte edildiği yere hacim veren, doğal bir üründür.
-Doğal hyalüronik asit, cildin su tutma kapasitesini etkileyerek, ideal nem oranını sağlamaktadır. Böylece cildin nemlenmesini sağlayarak, ideal sıkılık seviyesini korumaktadır. Yüz dolgularında, hyalüronik asidin farklı konsantrasyonunda formu kullanılarak, cildin nemlendirilmesi ve canlandırılması sağlanabilmektedir.
-Hyalüronik asit enjekte edilmesiyle, genç görünen bir cilt için hayati önem taşıyan kolajen üretimi desteklenebilmektedir.
-Hyalüronik asit aynı zamanda, antioksidan görevi görerek zararlı kimyasallara karşı koruma da sağlayabilmektedir.
Yüzdeki etkisi hemen görülmeye başlayan hyalüronik asit, seçilen konsantrasyona göre ortalama 4-18 ay süreyle uygulanmaktadır.
Kalsiyum Hidroksiapatitli Yarı Kalıcı Yüz Dolguları
Laboratuvar koşullarında elde edilen, kalsiyum hidroksiapatitmikropartiküllerden ve su bazlı jellerden oluşan, yarı kalıcı özellik gösteren yüz dolgularıdır. Bileşenleri insan dokusunda doğal olarak bulunan bu yarı kalıcı yüz dolgusunun özelliklerini şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
-Kalsiyum hidroksiapatitin yapısal bileşenlerini, kalsiyum ve fosfat iyonları oluşturmaktadır. Bu bakımdan insan dokusunda doğal olarak bulunan maddelerin bileşenlerini oluşturduğu bu yüz dolgusu, ciltle tamamen uyumludur ve tedavi öncesi hiçbir alerji testine gerek duyulmamaktadır.
-Lokal anestezi ile uygulanabilen bu maddeler, ince bir iğne ile cilt altına enjekte edilmektedir. Uygulama 1 saatten kısa sürmektedir.
-Kalsiyum hidroksiapatit partikülleri enjeksiyon sonrası, vücudun kendi kolajen oluşumunu uyarmakta ve desteklemektedir. Zaman içinde de vücut tarafından bileşenlerine ayrılarak yok olmaktadır. Sonuçları ise, 18 ay ve daha uzun olabilmektedir ancak kalıcı değildir.
Polikaprolakton İçeren Yarı Kalıcı Yüz Dolguları
Polikaprolakton içeren yüz dolguları, vücudun doğal kolajen üretimini uyarmak için uygulanan dermal nitelikli dolgu ürünleridir. Aynı zamanda, kısa süre içinde mimik ve kırışıklık problemlerinde düzeltme etkisi sağlayan polikaprolakton içeriği, kolajen üretimi uyarımı sağlayarak, doğru sıkılık, esneklik ve yumuşaklığı korumaya yardımcı olmaktadır.
Cildimizde doğal olarak bulunan kolajeninuyarımını sağlayan güvenli nitelikte polikaprolakton içeriğiyle gerçekleştirilen yüz dolguları, bir yıldan dört yıla kadar kalıcı olabilen farklı versiyonlara sahiptir.
Polilaktik Asitli Yarı Kalıcı Yüz Dolguları
Polilaktik asitli yüz dolguları uygulamalarında, vücudun kendi kolajen üretimini canlandırarak çalışan, polilaktik asit adı verilen cilt düzleştirici mikro partiküller içeren maddeler cilde enjekte edilmektedir.
Polilaktik asitli yüz dolgularıyla, yüz kasları felç edilmeden veya doğal yüz ifadesi sınırlandırılmadan, cilt dolgunlaştırılabilmekte ve düzleştirilebilmektedir. Genel etkisi, kademeli olarak elde edilen bu yarı kalıcı yüz dolgusu uygulamaları, kaybolan yüz hacminin geri kazanılmasına yardımcı olmakta, doğal ve genç bir görünüm sağlamaktadır.
Kalıcı Yüz Dolguları
Kalıcı yüz dolguları, uygulama sonrası yok edilememekte ve cerrahi işlemlerle dışarı alınması gerekmektedir. En eski dolgu maddelerinden biri olsa da silikon, çok uzun yıllar sonra bile granülom oluşumuna sebep olabilmekte, enfeksiyon veya migrasyon gibi yan etkiler meydana getirebilmektedir.